اَلشُّقُوقُ [eş-şuḵûḵ] (zammeteynle) Cemʹi, yarıklar maʹnâsına. Ve
شَقٌّ [şaḵḵ] Aslında masdar idi; tekûlu: بِيَدِهِ وَبِرِجْلِهِ شُقُوقٌ وَلَا تَقُلْ أَشْقَاقٌ Ve
شَقٌّ [şaḵḵ] Subh maʹnâsına da gelir. Ve yarmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: شَقَقْتُ الشَّيْءَ فَانْشَقَّ ve yukâlu: شَقَّ فُلَانٌ اَلْعَصَا إِذَا فَارَقَ الْجَمَاعَةَ Yaʹnî bir kelâmdır ki cemâʹatine müfârakat eden kimse hakkında istiʹmâl olunur. Ve
شَقٌّ [şaḵḵ] Devenin azısı çıkmağa dahi derler; yukâlu: شَقَّ نَابُ الْبَعِيرِ إِذَا طَلَعَ وَهُوَ لُغَةٌ فِي شَقَأَ Ve
شَقٌّ [şaḵḵ] Meşakkatli maʹnâsına da gelir; yukâlu: شَقَّ عَلَيَّ الشَّيْءُ يَشُقُّ شَقًّا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve
شَقٌّ [şaḵḵ] Meyyit bir cânibe bakıp kalmağa dahi derler; yukâlu: شَقَّ بَصَرُ الْمَيِّتِ إِذَا نَظَرَ إِلَى شِقٍّ لَا يَرْتَدُّ إِلَيْهِ طَرْفُهُ وَلَا تَقُلْ شَقَّ الْمَيِّتُ بَصَرَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı