eş-şaʹîret ~ اَلشَّعِيرَةُ

Kamus-ı Muhit - الشعيرة maddesi

اَلشَّعِيرَةُ [eş-şaʹîret] (سَفِينَةٌ [sefînet] vezninde) Hacc için olan ʹalâmetli kurbân devesine ıtlâk olunur, bedene-i muhdât maʹnâsına. Cemʹi شَعَائِرُ [şeʹâ΄ir] gelir. Kâle’ş-şârih ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿لاَ تُحِلُّوا شَعَائِرَ اللهِ﴾ الآية أَيْ مَا يُهْدَى إِلَى بَيْتِ اللهِ وَسُمِّيَ بِذَلِكَ لِأَنَّهَا تَشْعُرُ أَيْ تَعْلَمُ بِأَنْ تَدْمَى بِشَعِيرَةٍ أَيْ حَدِيدَةٍ تَشْعُرُ بِهَا Ve

شَعِيرَةٌ [şaʹîret] Şol nesneye denir ki gümüşten yâhûd demirden arpa şeklinde düzüp temrene ve bıçak sapına zabt için üstüvâr ederler. Türkîde pirâzvâne taʹbîr olunur. Ve

شَعِيرَةٌ [şaʹîret] مَشْعَرَةٌ [meşʹaret] ve شِعَارَةٌ [şiʹâret] gibi menâsik-i haccın mevziʹine yaʹnî edâ edecek mahalline ıtlâk olunur. شَعَائِرُ الْحَجِّ [şeʹâ΄iru’l-ḩacc] ki müfredi شَعِيرَةٌ [şaʹîret]-i mezbûredir; menâsik ve ʹalâmât ve âsârından ʹibârettir, tavâf ve saʹy ve remy-i cimâr ve vukûf ve zebh-i karâbîn gibi. ʹAlâ-kavlin meʹâlim-i hacca ıtlâk olunur ki Hak taʹâlânın ʹibâdına oralarda kıyâm ve edâ-yı menâsikle emr eyledikleri mevâziʹ-i muʹalleme ve muʹayyeneden ʹibârettir, Ṡafâ ve Merve ve Minâ ve ʹArafât gibi; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللهِ﴾ الآية، وَهِيَ مَنَاسِكُهُ وَعَلاَمَاتُهُ أَوْ مَعَالِمُهُ الَّتِي نَدَبَ اللهُ إِلَيْهَا وَأَمَرَ بِالْقِيَامِ بِهَا

Vankulu Lugatı - الشعيرة maddesi

اَلشَّعِيرَةُ [eş-şeʹîret] (kezâlik şîn’in fethiyle ve ʹayn’ın kesriyle) Vâhidi. Ve

شَعِيرَةٌ [şeʹîret] Şol demirdir ki bıçağın sapı nihâyet bulduğu yerde olur, sapı demiri tutsun diye ki ona pirezvâne derler. Ve

شَعِيرَةٌ [şeʹîret] Kurbânlık deveye dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı