اَلْعَقَنْبَاةُ [el-ʹaḵanbât] (ʹayn’ın ve ḵâf’ın fethiyle) ve
اَلْعَبَنْقَاةُ [el-ʹabenḵât] (ʹayn’ın ve bâ-yı muvahhadenin fethiyle) ve
اَلْبَعَنْقَاةُ [el-baʹanḵât] (bâ’nın ve ʹayn’ın fethiyle) عُقَابٌ [ʹuḵâb] yaʹnî tavşancıl kuşunalafzından mutasarrıf sıfatlardır, keskin pençeli demektir; yukâlu: عُقَابٌ عَقَنْبَاةٌ وَعَبَنْقَاةٌ وَبَعَنْقَاةٌ أَيْ ذَاتُ مَخَالِبَ حِدَادٍ
اَلْعَقَنْبَاةُ [el-ʹaḵanbât] ve اَلْعَبَنْقَاةُ [el-ʹabenḵât] ve اَلْبَعَنْقَاةُ [el-beʹanḵât] (ʹayn’ın ve ḵâf’ın fethiyle cümlesi bir vezn üzere kalb-i hurûf üzere) Keskin tırnaklı demektir; yukâlu: عُقَابٌ عَقَنْبَاةٌ وَعَبَنْقَاةٌ وَبَعَنْقَاةٌ Ve sancağın ʹalemine dahi عُقَابٌ [ʹuḵâb] derler. Ve
عُقَابٌ [ʹuḵâb] Kuyu dibinde olan şol taşa da derler ki kuyu dibine inen kovayı pâralar. Ve dağ kenârında olan yüce kayaya dahi derler ki merdiven gibi ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı