el-ʹaḵîret ~ اَلْعَقِيرَةُ

Kamus-ı Muhit - العقيرة maddesi

اَلْعَقِيرَةُ [el-ʹaḵîret] (سَفِينَةٌ [sefînet] vezninde) عَقْرٌ [ʹaḵr] ve cerh olunan şikâra ve sâ΄ire denir; faʹîl bi-maʹnâ mefʹûldür. Cemʹi عَقْرَى [ʹaḵrâ] gelir, جَرِيحٌ [cerîḩ] ve جَرْحَى [cerḩâ] gibi. Ve hânende ve mugannî avâzesine denir. Ve bükâ eden ve kırâ΄at eden kimselerin âvâzına denir. Ve maktûl olan şerîf ve müteʹayyen adama ıtlâk olunur. Ve hâssaten katʹ olunmuş baldıra denir, سَاقٌ مَقْطُوعَةٌ maʹnâsına. Ve tepesi kesilmiş hurmâ ağacına vasf olur; yukâlu: نَخْلَةٌ عَقِيرَةٌ أَيْ مَعْقُورُ الرَّأْسِ

Vankulu Lugatı - العقيرة maddesi

اَلْعَقِيرَةُ [el-ʹaḵîret] (ʹayn’ın fethi ve ḵâf’ın kesri ve meddiyle) Kesilmiş incik, sâk-ı maktûʹa maʹnâsına. Ve

عَقِيرَةٌ [ʹaḵîret] Âvâz maʹnâsına da gelir; yukâlu: رَفَعَ فُلَانٌ عَقِيرَتَهُ أَيْ صَوْتَهُ Ve bunun aslı budur ki bir kimsenin ayağının biri katʹ olundukta kesilen ayağın kaldırıp öbür ayağı üzere koyup muhkem çağırdı. Binâ΄en ʹalâ-zâlik her muhkem çağıran kimse çağırdıkta رَفَعَ عَقِيرَتَهُ dediler. Ve

عَقِيرَةٌ [ʹaḵîret] Maktûl olan şerîf kimseye dahi derler; yukâlu: مَا رَأَيْتُ كَالْيَوْمِ عَقِيرَةً وَسَطَ قَوْمٍ Yaʹnî bu gün katl olunan recül-i şerîf gibi.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı