el-ʹiżʹâż ~ اَلْعِظْعَاظُ

Kamus-ı Muhit - العظعاظ maddesi

اَلْعَظْعَظَةُ [el-ʹażʹażat] (زَلْزَلَةٌ [zelzelet] vezninde) ve

اَلْعِظْعَاظُ [el-ʹiżʹâż] (زِلْزَالٌ [zilzâl] vezninde) Ok nişâna doğru gitmeyip titreyerek gidip bir tarafa burulup sapmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَظْعَظَ السَّهْمُ إِذَا ارْتَعَشَ فِي مُضِيِّهِ وَالْتَوَى Ve korkak kimse cenkte hasmından kıçınılıp ricʹatle bir cânibe yan vermek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: عَظْعَظَ الْجَبَانُ إِذَا نَكَصَ عَنْ مُقَاتِلِهِ وَرَجَعَ وَحَادَ Ve dağa çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَظْعَظَ فِي الْجَبَلِ إِذَا صَعَّدَ Ve dâbbe kemâl-i taʹab u sıkletinden kuyruğunu beri öte salıp oynatarak yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: عَظْعَظَتِ الدَّابَّةُ إِذَا حَرَّكَتْ ذَنَبَهَا وَمَشَتْ فِي ضِيقٍ مِنْ نَفْسِهَا ve fi’l-meseli: “لاَ تَعِظِينِي وَتَعَظْعَظِي” أَيْ لاَ تُوصِينِي وَأَوْصِي نَفْسَكِ أَوِ الصَّوَابُ ضَمُّ أَوَّلِ الثَّانِيَةِ Yaʹnî bunda iki gûne tevcîh olundu ve mesel-i mezbûr bir hatuna hitâbdır: Evvelâ لاَ تَعِظِي [lâ taʹiżî] وَعْظٌ [vaʹż]dan mü΄ennes nehy-i hâzırdır, nûn-ı vikâye ve yâ-i mütekellim dâhildir. Kezâlik تَعَظْعَظِي şâz olarak yine وَعْظٌ [vaʹż]dan emr-i mü΄ennestir. Pes maʹnâ “Ey hatun, sen bana pend ve nush eyleme belki kendi nefsine pend ve nasîhat kıl” demek olur. Sâniyâ تُعَظْعِظِي tâ’nın zammıyla عَظْعَظَةٌ [ʹażʹażat]tan me΄hûz olur ki ok nişâna eğri varmak maʹnâsınadır. Pes maʹnâ “Sen kendi nefsinde tîr-i kec-rev gibi fâsid ve nâ-müstakîm iken nâsa salâhla emr eyleme ki hâline mülâyim değildir” demek olur ve savâb olan vech-i sânîdir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı