el-kirdâr ~ اَلْكِرْدَارُ

Kamus-ı Muhit - الكردار maddesi

اَلْكِرْدَارُ [el-kirdâr] (kâf’ın kesriyle) Şol binâ΄ ve eşcâra ve كَبْسٌ [kebs] makûlesine denir ki bir adam kendi mülkü olan mekândan türâb nakliyle orayı doldurup tarla eylemiş ola; ve minhu kavlu’l-fukahâ΄: يَجُوزُ بَيْعُ الْكِرْدَارِ وَلاَ شُفْعَةَ Yaʹnî meselâ imâmu’l-müslimîn bir arz-ı mîrîyeyi bir adama li-ecli’l-müzâraʹa tefvîz eyleyip o adam dahi arz-ı memlûkesinden türâb nakliyle onda olan baʹzı hufre ve hark makûlesi yerleri kebs eylese yaʹnî doldurup tarla ittihâz eylese yâhûd oraya eşcâr gars yâhûd binâ tarh eylese o tarla ve binâ΄ ve eşcâr كِرْدَارٌ [kirdâr] olmakla onun beyʹi sahîh ve arz-ı mezkûrenin beyʹi bâtıldır, zîrâ kirdâr-ı merkûm o adamın hakku’l-karârıdır, lâkin onda şufʹa cârî olmaz, zîrâ menkûlât cümlesindendir. Ve كِرْدَارٌ [kirdâr] lafz-ı Fârisîdir, ʹamel maʹnâsınadır; fukahâ΄ ahz ve istiʹmâl eylediler. Kebs ve binâ΄ ve gars-ı eşcâr o adamın ʹameli olup maʹmûlde istiʹmâl eylediler. Kâle fi’l-Bezzâziyye وَلاَ شُفْعَةَ فِي الْكِرْدَارِ وَيُسَمَّى بِخُوَارَزْمَ حَقَّ الْقَرَارِ لِأَنَّهُ نَقْلِيٌّ وَذَلِكَ كَالْأَرَاضِي الَّتِي جَازَهَا السُّلْطَانُ لِبَيْتِ الْمَالِ وَيَدْفَعُهَا مُزَارَعَةً إِلَى النَّاسِ بِالنِّصْفِ فَصَارَ لَهُمْ فِيهَا كِرْدَارٌ كَالْبِنَاءِ وَالْكَبْسِ إِذَا كَبَسَهَا مِنَ التُّرَابِ حَتَّى صَارَ لَهُمْ كِرْدَارٌ وَبَيْعُ هَذِهِ الْأَرَاضِي بَاطِلٌ وَإِنْ بِيعَ الْكِرْدَارُ لَكِنْ لاَ شُفْعَةَ فِيهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı