el-kužâb ~ اَلْكُذَابُ

Kamus-ı Muhit - الكذاب maddesi

اَلأُكْذُوبَةُ [el-ukžûbet] (hemzenin zammıyla) ve

اَلْكُذْبَى [el-kužbâ] (بُشْرَى [buşrâ] vezninde) ve

اَلْمَكْذُوبُ [el-mekžûb] (مَيْسُورٌ [meysûr] vezninde) ve

اَلْمَكْذُوبَةُ [el-mekžûbet] (âhirde hâ’yla) ve

اَلْمَكْذَبَةُ [el-mekžebet] (مَشْرَبَةٌ [meşrebet] vezninde) ve

اَلْكَاذِبَةُ [el-kâžibet] ve

اَلْكُذْبَانُ [el-kužbân] (غُفْرَانُ [ġufrân] vezninde) ve

اَلْكُذَابُ [el-kužâb] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) İsmlerdir, yalan söze denir. Lâkin mü΄ellif Baṡâ΄ir’de bunları dahi masdar olmak üzere sebt eylemiştir, niteki zikr olundu.

اَلْكَذِبُ [el-kežib] (žâl-ı muʹeme ile كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْكِذْبُ [el-kižb] (kâf’ın kesriyle) ve

اَلْكَذْبَةُ [el-kežbet] (kâf’ın fethi ve âhirde hâ’yla) ve

اَلْكِذْبَةُ [el-kižbet] (kâf’ın kesriyle) ve

اَلْكِذَابُ [el-kižâb] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve

اَلْكِذَّابُ [el-kižžâb] (جِنَّانٌ [cinnân] vezninde) Yalan söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَذَبَ الرَّجُلُ كَذِبًا وَكِذْبًا وَكَذْبَةً وَكِذْبَةً وَكِذَابًا وَكِذَّابًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَخْبَرَ بِخِلاَفِ مَا هُوَve yukâlu: كُذِبَ الرَّجُلُ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا أُخْبِرَ بِالْكَذِبِ Yaʹnî yalan söz ile aldanıldıkta.

اَلْكَاذِبُ [el-kâžib] ve

اَلْكَذَّابُ [el-kežžâb] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) ve

اَلتِّكِذَّابُ [et-tikižžâb] (tâ’nın ve kâf’ın kesri ve teşdîd-i žâl’le تِفِعَّالٌ [tifiʹʹâl] vezninde ki fi’l-asl تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul]den masdardır, mübâlagaten vasf murâd olunmuştur, zîrâ تِفِعَّالٌ [tifiʹʹâl] vasf olarak yoktur, belki masdar ve ism olarak vâriddir) ve

اَلْكَذُوبُ [el-kežûb] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) ve

اَلْكَذُوبَةُ [el-kežûbet] (hâ’yla) ve

اَلْكَذْبَانُ [el-kežbân] (سَكْرَانُ [sekrân] vezninde) ve

اَلْكَيْذَبَانُ [el-keyžebân] (فَيْعَلاَنُ [feyʹalân] vezninde) ve

اَلْكَيْذُبَانُ [el-keyžubân] (žâl’ın zammıyla) ve

اَلْكُذُبْذُبُ [el-kužubžub] (kâf’ın ve žâl’lerin zammıyla) ve

اَلْكُذُّبْذُبُ [el-kužžubžub] (žâl-ı ûlâ’nın teşdîdiyle ki فُعُّلْعُلٌ [fuʹʹulʹul] veznindedir, ʹayn’ın mâ-kabline cinsi ziyâde kılınmıştır, mübâlaga için ve evvelkinde iki ziyâde ve bunda cevheri üzere üç ziyâde vardır) ve

اَلْكُذَبَةُ [el-kužebet] (kâf’ın zammıyla هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) ve

اَلْمَكْذَبَانُ [el-mekžebân] (mîm’in ve žâl’ın fethiyle ki مَفْعَلاَنٌ [mefʹalân] veznindedir) ve

اَلْمَكْذَبَانَةُ [el-mekžebânet] (hâ’yla) ve

اَلْكُذُبْذُبَانُ [el-kužubžubân] (kâf’ın ve žâl’ın zammıyla ki فُعُلْعُلاَنُ [fuʹulʹulân] veznindedir, dört zâ΄idi vardır) Bunlar mecmûʹu sıfattır, yalancıya denir dürûgî taʹbîr olunur; tefâvütleri sîgalarına göredir.

Vankulu Lugatı - الكذاب maddesi

اَلْكَذَّابُ [el-kežžâb] ve

اَلْكَذُوبُ [el-kežûb] (kâf’ın fethi ve žâl’ın zammı ile) ve

اَلْكَيْذُبَانُ [el-keyžubân] (bi-zammi’ž-žâl) ve

اَلْمَكْذَبَانُ [el-mekžebân] (bi-fethi’ž-žâli] ve

اَلْمَكْذَبَانَةُ [el-mekžebânet] ve

اَلْكُذَبَةُ [el-kužebet] (ʹalâ-vezni اَلْهُمَزَة [el-humezet] ve

اَلْكُذُبْذُبُ [el-kužubžub] (bi-zammi’l-kâf ve’ž-žâleyn muhaffefen ve kad tuşeddedu’ž-žâlu’l-ûlâ) Cümlesi yalan söyleyici kimse, كَاذِبٌ [kâžib] maʹnâsına.

تَكْذِيبٌ [tekžîb] Havf maʹnâsına da gelir; yukâlu: حَمَلَ فُلَانٌ فَمَا كَذَّبَ بِالتَّشْدِيدِ أَيْ مَا جَبُنَ وَحَمَلَ ثُمَّ كَذَّبَ أَيْ لَمْ يَصْدُقِ الْحَمْلَةَ Yaʹnî “Havf etmegin kıldığı hamleyi gerçeğe çıkarmadı.” Ve

تَكْذِيبٌ [tekžîb] Gitmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: كَذَّبَ لَبَنُ النَّاقَةِ أَيْ ذَهَبَ

اَلْكِذَّابُ [el-kižžâb] (kâf’ın kesriyle ve žâl’ın teşdîdiyle) تَكْذِيبٌ [tekžîb] maʹnâsınadır; Bârî taʹâlânın ﴿وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا﴾ (النبأ 28) buyurduğu kavl-i kerîminde كِذَّابٌ [kižžâb] müşedded gelen masdarların biridir, zîrâ bâb fiʹlinin masdarı gâh olur تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezni üzere gelir, تَكْلِيمٌ [teklîm] gibi ve gâh فِعَّالٌ [fiʹʹâl] vezni üzere gelir, كِذَّابٌ [kižžâb] gibi ve gâh تفعلة [tefʹilet] vezni gelir, تَوْصِيَةٌ [tavṡiyet] gibi ve gâh مُفَعَّلٌ [mufaʹʹal] vezni üzere gelir: ﴿وَمَزَّقْنَاهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ﴾ (السبأ 19) gibi. Ve

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı