el-kurûb ~ اَلْكُرُوبُ

Kamus-ı Muhit - الكروب maddesi

اَلْكُرُوبُ [el-kurûb] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir nesne pek yakın olmak maʹnâsınadır ki bundan gelip çatmak ile taʹbîr olunur; yukâlu: كَرَبَ اْلأَمْرُ كُرُوبًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا دَنَا Ve bir kimse bir işi hemân işlemek üzere olmak maʹnâsınadır ki maʹnâ-yı mezbûrdan me΄hûzdur; yukâlu: كَرَبَ الرَّجُلُ أَنْ يَفْعَلَ كَذَا أَيْ كَادَ أَنْ يَفْعَلَ كَذَا Ve bu, efʹâl-i mukârebe cümlesindendir. Ve

كُرُوبٌ [kûrûb] كُرَابَةٌ [kurâbet] ekl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَرَبَ الرَّجُلُ إِذَا أَكَلَ الْكُرَابَةَ Ve güneş batmak üzere olmak maʹnâsınadır ki maʹnâ-yı evvelden me΄hûzdur; yukâlu: كَرَبَتِ الشَّمْسُ إِذَا دَنَتْ لِلْمَغِيبِ ve yukâlu: كَرَبَتْ حَيَاةُ النَّارِ إِذَا قَرُبَ انْطِفَاؤُهَا Ve davara ağır yük yükletmek maʹnâsına istiʹmâl olunur ki gam ve tasa maʹnâsından me΄hûzdur; yukâlu: كَرَبَ النَّاقَةَ إِذَا أَوْقَرَهَا Ve ekmekçi ekmek açarken oklavayı takırdatmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَرَبَ الْخَبَّازُ إِذَا طَقْطَقَ الْكَرِيبَ

Vankulu Lugatı - الكروب maddesi

اَلْكُرُوبُ [el-kurûb] (zammeteynle) Bir kimse bir işe karîb olmak; yukâlu: كَرَبَ أَنْ يَفْعَلَ كَذَا أَيْ كَادَ يَفْعَلُ Ve

كُرُوبٌ [kurûb] Gün gurûba karîb olmağa da derler; yukâlu: كَرَبَتِ الشَّمْسُ أَيْ دَنَتْ لِلْغُرُوبِ Ve

كُرُوبٌ [kurûb] Zirâʹat için yeri kalb etmeğe dahi derler; tekûlu: كَرَبَتِ الْأَرْضُ إِذَا قَلَبْتَهَا لِلْحَرْثِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı