el-kerr ~ اَلْكَرُّ

Kamus-ı Muhit - الكر maddesi

اَلْكَرُّ [el-kerr] (kâf’ın fethi ve râ’nın teşdîdiyle) ve

اَلْكُرُورُ [el-kurûr] (غُرُورٌ [ġurûr] vezninde) ve

اَلتَّكْرَارُ [et-tekrâr] (تَذْكَارٌ [težkâr] vezninde) Bir nesneden baʹde’r-rücûʹ müceddeden üzerine meyl ve teveccüh edip sür salmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَرَّ عَلَيْهِ كَرًّا وَكُرُورًا وَتَكْرَارًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا عَطَفَ وَعَنْهُ رَجَعَ Mü΄ellifin ʹâdeti üzere maʹtûf ve maʹtûfün ʹaleyh üzere müterettebdir, niteki cenkte mübârizler düşman üzere hücûm edip ellerindeki silâhı attıktan sonra geri ʹaskeri tarafına rücûʹ edip baʹdehu müceddeden hamle eylemek ve kaçamak gösterdikten sonra dönmek gibi. Kâle fi’l- : كَرَّ الْفَارِسُ إِذَا فَرَّ لِلْجَوَلاَنِ ثُمَّ عَادَ لِلْقِتَالِ Ve

كَرٌّ [kerr] Lîften yâhûd hurmâ dallarının kabuğundan örülmüş bağa denir. Ve bu fi’l-asl masdardır, ism olmuştur, o bağ kat kat örüldüğü için tesmiye olunmuştur. Ve şol ipten kemende denir ki onunla hurmâ ağacına suʹûd olunur. ʹAlâ-kavlin halat taʹbîr olunan kalın ipe denir yâhûd her gûne ipe denir. Ve şol ip ve kayış makûlesi bağa denir ki pâlânın iki tarafından eteklerini devşirip biriktirmek için çekilir. Ve

كَرٌّ [kerr] Kuyuya denir; bunda kâf’ın zammıyla da câ΄izdir. Ve eşme taʹbîr olunan hurde ve yakın kuyuya denir. ʹAlâ-kavlin şol mevziʹe denir ki onda su durulmak için irkilir ola. Cemʹi كِرَارٌ [kirâr]dır kâf’ın kesriyle. Ve

كَرٌّ [kerr] Şol mendile denir ki onu seccâde edip üzerinde edâ-yı namâz ederler. Cemʹi أَكْرَارٌ [ekrâr] ve كُرُورٌ [kurûr] gelir.

اَلْكُرُّ [el-kurr] (kâf’ın zammıyla) Bir nevʹ ölçek ismidir ki ʹIrâḵ diyârına mahsûstur. Ve altı eşek yükü mikdârında olan şey΄e denir. Ve altmış kafîz, ʹalâ-kavlin kırk irdebb mikdârına denir. Kâle’ş-şârih kâle fi’n-Nihâye: وَفِي حَدِيثِ ابْنِ سِيرِينَ ḣإِذَا كَانَ قَدْرَ كُرٍّ لَمْ يَحْمِلِ القَذَرَḢ وَفِي رِوَايَةٍ ḣإِذَا بَلَغَ الْمَاءُ كُرًّا لَمْ يَحْمِلْ نَجَسًاḢ اَلْكُرُّ بِالْبَصْرَةِ سِتَّةُ أَوْقَارٍ وَقَالَ الْأَزْهَرِيُّ سِتُّونَ قَفِيزًا وَالْقَفِيزُ ثَمَانِيَةُ مَكَاكِيكَ وَالْمَكُّوكُ صَاعٌ وَنِصْفٌ فَهُوَ عَلَى هَذَا الْحِسَابِ إِثْنَا عَشَرَ وَسْقًا وَكُلُّ وَسْقٍ سِتُّونَ صَاعًا Ve

كُرٌّ [kurr] Kilime denir, كِسَاءٌ [kisâ΄] maʹnâsına. Ve bir nehr adıdır ki Tiflis şehrine uğrayıp güzerân eder, hâlen kâf-ı ʹacemle nehr-i Gür dedikleridir ki Ḵaliḵan dağlarından çıkıp Lur’a ve Ahıska’ya uğrayıp baʹdehu Tiflis’e varıp iki ʹazîm sahre-i nâbite arasından güzerân eder. Ve Fâris ülkesinde bir mevziʹ adıdır. Ve Mavṡil nâhiyesinde bir eyâlet adıdır.

Vankulu Lugatı - الكر maddesi

اَلْكَرُّ [el-kerr] (kâf’ın fethi ve râ’nın teşdîdiyle) Şol iptir ki onunla hurmâ ağacına çıkarlar. Ve

كَرٌّ [kerr] Kezâlik şol ipe derler ki deve pâlânının iki cânibinden çekilir, bir yere gelsin diye.

اَلْكُرُّ [el-kurr] (kâf’ın zammıyla) Küçük kuyudur ki kumda kazılır. Ve

كُرٌّ [kurr] Bir ölçeğe derler ki on ikiوَسْقٌ [vesḵ]tır. Ve herوَسْقٌ [vesḵ] altmış sâʹdır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı