el-kelâlet ~ اَلْكَلَالَةُ

Kamus-ı Muhit - الكلالة maddesi

اَلْكَلَالُ [el-kelâl] ve

اَلْكَلَالَةُ [el-kelâlet] (kâf’ların fethiyle) Yorgunluğa denir, كَلٌّ [kell] gibi; yukâlu: أَخَذَهُ الْكَلُّ وَالْكَلَالُ وَالْكَلَالَةُ أَيِ الْإِعْيَاءُ

Vankulu Lugatı - الكلالة maddesi

اَلْكَلَالَةُ [el-kelâlet] (kâf’ın fethiyle ve lâm’ın tahfîfiyle) Bu maʹnâdan me΄hûzdur, yaʹnî bî-veled maʹnâsından me΄hûzdur; yukâlu: كَلَّ الرَّجُلُ يَكِلُّ كَلَالَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve ʹArab tâ΄ifesi لَمْ يَرِثْهُ كَلَالَةَ der, “Onu hâricden tasarruf etmedi, belki kurble ve istihkâkla tasarruf etti” maʹnâsına. Ve İbnu’l-Aʹrâbî eyitti: كَلَالَةٌ [kelâlet] ıraktan olan ʹamm oğullarıdır. Ve bir aʹrâbîden hikâyet olunmuştur ki مَالِي كَثِيرٌ وَيَرِثُنِي كَلَالَةٌ مُتَرَاخٍ نَسَبُهُمْ demiş. Ve baʹzılar eyitti: كَلَالَةٌ [kelâlet] تَكَلَّلَهُ النَّسَبُ den me΄hûzdur, تَطَرَّفَهُ maʹnâsına, gûyâ ki veled ve vâlid karâbetinin iki cânibin ahz etti, yaʹnî onların birinden olmadı, pes كَلَالَةٌ [kelâlet] masdarla tesmiye olunmuştur. Ve ʹArab tâ΄ifesi هُوَ ابْنُ عَمِّ الْكَلَالَةِ وَابْنُ عَمٍّ كَلَالَةٍ derler, kaçan لَحٌّ [laḩḩ] yaʹnî nesebi ulaşık olmasa, belki ʹaşîretinden irisi olsa.Ve

كَلَالَةٌ [kelâlet] Yorulmağa dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı