el-musevvemet ~ اَلْمُسَوَّمَةُ

Kamus-ı Muhit - المسومة maddesi

اَلْمُسَوَّمَةُ [el-musevvemet] (مُعَظَّمَةٌ [muʹażżamet] vezninde ki) İşbu ﴿حِجَارَةً مِنْ طِينٍ مُسَوَّمَةً﴾ kerîmesinde vâkiʹdir. Baʹzı müfessirîn عَلَيْهَا أَمْثَالُ الْخَوَاتِيمِ ve baʹzılar مُعَلَّمَةً بِبَيَاضٍ وَحُمْرَةٍ ve baʹzılar مُعَلَّمَةً بِعَلَامَةٍ يُعْلَمُ أَنَّهَا لَيْسَتْ مِنْ حِجَارَةِ الدُّنْيَا ʹibâretiyle tefsîr eylediler, yaʹnî şol taşlardır ki üzerlerinde mühr misâli nakşlar var idi ki min-ʹindillâh olduğuna ʹalâmât idi yâhûd ak ve kırmızı alaca idi yâhû onlarda dünyâ hıcâresinden olmadıklarını muʹallem bir gûne ʹalâmet ve nişâne var idi. Ve bunlar تَسْوِيمٌ [tesvîm]in maʹnâ-yı evvelinden me΄hûzdur ki nişâne kılmak maʹnâsınadır.

Vankulu Lugatı - المسومة maddesi

اَلْمُسَوَّمَةُ [el-musevvemet] (mîm’in zammı ve vâv’ın fethiyle ve teşdîdiyle) Güdülen atlar; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ﴾ (آل عمران، 14) Ve

مُسَوَّمَةٌ [musevvemet] ʹAlâmetli maʹnâsına da gelir; ke-kavlihi taʹâlâ: ﴿مُسَوِّمِينَ﴾ (آل عمران، 125) Ve Aḣfeş eyitti: مُسَوِّمِينَ [musevvimîne] مُعْلَمِينَ [muʹlemîn] maʹnâsına ve مُرْسَلِينَ [murselîn] maʹnâsına olur; min kavlike: سَوَّمَ فِيهَا الْخَيْلَ أَيْ أَرْسَلَهَا Vâv’la ve nûn ile cemʹ olundu, zîrâ atlar irsâl olundukta üzerinde râkibler dahi var idi. Ve Bârî taʹâlânın ﴿حِجَارَةً مِنْ طِينٍ مُسَوَّمَةً﴾ (الذاريات، 33، 34) أي عَلَيْهَا أَمْثَالُ الْخَوَاتِيمِ Yaʹnî şol taşlardır ki mühr misâlinde üzerinde nakş vardır, Ebû Zeyd rivâyeti üzere.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı