اَلْمَسْطُ [el-mesṯ] (mîm’in fethi ve sîn’in sükûnuyla) Nâkanın fercine el sokup rahiminde olan menîyi sıyırıp çıkarmak maʹnâsınadır ki soy nâkaya soysuz deve aştıkta ederler; yukâlu: مَسَطَ النَّاقَةَ مَسْطًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا أَدْخَلَ يَدَهُ فِي رَحِمِهَا فَأَخْرَجَ مَاءَ الْفَحْلِ Ve bağırsakta olan nesneyi parmakla sıyırmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَسَطَ الْمِعَى إِذَا خَرَطَ مَا فِيهِ بِإِصْبَعِهِ Ve sevbi ıslattıktan sonra el ile sıyırıp neşf eylediği suyu sızdırmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: مَسَطَ الثَّوْبَ إِذَا بَلَّهُ ثُمَّ خَرَطَهُ بِيَدِهِ لِيَخْرُجَ مَاؤُهُ Ve tulum içre olan koyu sütü yâhûd yoğurdu parmakla sıyırıp ihrâc eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: مَسَطَ السِّقَاءُ إِذَا أَخْرَجَ مَا فِيهِ مِنْ لَبَنٍ خَاثِرٍ بِإِصْبَعِهِ Ve bir kimseye kamçı ile vurmak maʹnâsına müstaʹmeldir ki derisini sıyırır; yukâlu: مَسَطَ فُلاَنًا إِذَا ضَرَبَهُ بِالسِّيَاطِ
اَلْمَسْطُ [el-mesṯ] (mîm’in fethi ve sîn’in sükûnuyla) Bir kimse elin davarın fercin sokup içinde olanı çıkarmaktır. Ve bunu aʹlâ yunda alçak beygir aşındığı zamânda ederler; yukâlu: مَسَطَهَا يَمْسُطُهَا مَسْطًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve
مَسْطٌ [mesṯ] Parmakla sıyırmağa dahi derler, bir nesneyi çıkarmak için; yukâlu: مَسَطْتُ الْمِعَاءَ إِذَا خَرَطْتَ مَا فِيهَا بِإِصْبَعِكَ لَتُخْرِجَ مَا فِيهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı