اَلنَّوْحُ [en-nevḩ] (nûn’un fethi ve vâv’ın sükûnuyla) ve
اَلنُّوَاحُ [en-nuvâḩ] (nûn’un zammıyla) ve
اَلنِّيَاحُ [en-niyâḩ] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve
اَلنِّيَاحَةُ [en-niyâḩat] كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) ve
اَلْمَنَاحُ [el-menâḩ] (مَرَاحٌ [merâḩ] vezninde) Meyyit üzere feryâd ve figân ederek ağlamak maʹnâsınadır ki Türkîde sağı sağmak taʹbîr olunur; yukâlu: نَاحَتِ الْمَرْأَةُ زَوْجَهَا وَعَلَى زَوْجِهَا تَنُوحُ نَوْحًا وَنُوَاحًا وَنِيَاحًا وَنِيَاحَةً وَمَنَاحًا إِذَا بَكَتْ عَلَيْهِ بِصِيَاحٍ وَعَوِيلٍ Ve bundan ism نِيَاحَةٌ [niyâḩat]tır, masdarı gibi ki sağı taʹbîr olunur. Ve
نَوْحٌ [nevḩ] Nagamâtla güvercin ötmek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: نَاحَتِ الْحَمَامَةُ إِذَا سَجَعَتْ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı