el-herît ~ اَلْهَرِيتُ

Kamus-ı Muhit - الهريت maddesi

اَلْهَرِيتُ [el-herît] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Bol ve vâsiʹ nesneye denir. Sâ΄ir ümmehâtta وَاسِعُ الشِّدْقَيْنِ [vâsiʹu’ş-şidḵayn] ʹunvânıyla mersûm olmakla avurtları bol ve büyük kimse demek olur. Zâhiren nüshalardan sâkıttır. Hattâ Nihâye’de ve fî hadîsi Recâ΄ b. Ḩayve: “لا تُحَدِّثْنَا عَنْ مُتَهَارِتٍ” أي مُتَشَدِّقٍ مُتَكَاثِرٍ مِنْ هَرْتِ الشِّدْقِ وهوَ سَعَتُهُ ʹibâretiyle müsebbettir. Ve

هَرِيتٌ [herît] İki sebîli bir olmuş hatuna denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ هَرِيتٌ أَيْ مُفْضَاةٌ Ve arslana denir. Ve katʹâ ketm-i esrâr eylemeyen kimseye denir; yukâlu: رَجُلٌ هَرِيتٌ إِذَا كَانَ لاَ يَكْتُمُ سِرًّا Ve şol kimseye denir ki bed-zebân olup dâ΄imâ kabîh ve nâ-sezâ söyler ola; yukâlu: رَجُلٌ هَرِيتٌ إِذَا كَانَ يَتَكَلَّمُ بِالْقَبِيحِ Şârih bu iki maʹnâyı müttehid iʹtibâr eylemiştir, lâkin azher olan her biri müstakildir.

Vankulu Lugatı - الهريت maddesi

اَلْهَرِيتُ [el-herît] (hâ’nın fethi ve râ’nın kesriyle) Şol kimsedir ki ağzının köşeleri büyük ola, وَاسِعُ الشِّدْقَيْنِ maʹnâsına. Ve gâh olur ardı ve önü bir olmuş ʹavrete dahi derler, مِفْضَاةٌ [mifḋât] maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı