اَلْهُزْءُ [el-huz΄] (ha’nın zammı ve zâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) ve
اَلْهَزَأُ [el-heze΄] (fethateynle) ve
اَلْهُزُوءُ [el-huzû΄] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْمَهْزَأَةُ [el-mehze΄et] (mîm’in ve zâ’nın fethiyle) Hezl ve sühriyyet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هَزَأَ مِنْهُ وَهَزَأَ بِهِ وَهَزِئَ مِنْهُ وَبِهِ هُزْءًا وَهَزَئًا وَهُزُوءًا وَمَهْزَأَةً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالرَّابِعِ إِذَا سَخِرَ مِنْهُ
اَلْهَزْءُ [el-hez΄] (hâ’nın fethi ve zâ’nın sükûnuyla) ve
اَلْهُزُوءُ [el-huzû΄] (hâ’nın ve zâ’nın zammıyla) Suḣriyye; yukâlu: هَزِئْتُ مِنْهُ وَهَزِئْتُ بِهِ Ve feth-i zâ’yla dahi gelir; yukâlu: هَزَأْتُ بِهِ هَزْءًا وَمِهْزَاءَةً فَهَذِهِ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالثَّالِثِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı