el-vetîret ~ اَلْوَتِيرَةُ

Kamus-ı Muhit - الوتيرة maddesi

اَلْوَتِيرَةُ [el-vetîret] (سَفِينَةٌ [sefînet] vezninde) Bu dahi dem ve intikâm yâhûd o cihetle olan zulm ve taʹaddîye denir, وِتْرٌ [vitr] ve تِرَةٌ [tiret] gibi; yukâlu: طَلَبَ مِنْهُ وِتْرَهُ وَتِرَتَهُ وَوَتِيرَتَهُ أَيْ ذَحْلَهُ Ve

وَتِيرَةٌ [vetîret] Tarîka maʹnâsınadır, gerek hissî ve gerek maʹnevî olsun. ʹAlâ-kavlin dağa mülâsık olan tarîkaya denir, baʹdehu nesak ve üslûb maʹnâsında müstaʹmel olmuştur; yukâlu: هُمْ عَلَى وَتِيرَةٍ وَاحِدَةٍ أَيْ طَرِيقَةٍ وَسَجِيَّةٍ Ve bir işte olan fetrete denir ki arası açılarak işlenmekten ʹibârettir; yukâlu: مَا فِي عَمَلِهِ وَتِيرَةٌ أَيْ فَتْرَةٌ Ve müsâmaha ve tekâsül ve tevânî maʹnâsınadır; yukâlu: مَا هَذِهِ الْوَتِيرَةُ فِيهِ أَيِ الْغَمِيزَةُ وَالتَّوَانِي Ve geciktirmek, habs ve ibtâ΄ maʹnâsınadır. Ve burun deliklerinin aralıklarında olan perdeye denir ki burun direği taʹbîr olunur; yukâlu: خَرَمَ وَتِيرَةَ أَنْفِهِ وَهِيَ حِجَابُ مَا بَيْنَ الْمَنْخَرَيْنِ Ve kulağın üst yanında olan küçük kemirtleğe denir. Ve baş parmakla sebbâbe beyninde olan dericeğize denir. Ve her parmağın aralıklarında olan dericeğizlere de denir. Ve kirişleme taʹbîr olunan direkle arkuru kirişlenmiş olan eve denir. Ve mızrak heves-kârlarının taʹlîm halkalarına denir ki دَرِيئَةٌ [derî΄et] dahi derler. Ve şol arz kıtʹasına denir ki gittikçe incelip uzun uzadı bir düzeye kalınlaşarak sehl ve münkâd olur ola. Ve kabr ve mezâra ıtlâk olunur. Ve toprağı beyâz arza denir. Ve kırmızı güle, ʹalâ-kavlin ak güle denir ki Van gülü taʹbîr olunur. Ve baʹzı atın alnında olan değirmi gurreye denir, ak güle teşbîhle. Ve mutlakan gül goncasına denir. Ve

وَتِيرَةٌ [Vetîret] Mekke’nin taraf-ı esfelinde Ḣuzâʹa kabîlesi yurdunda bir su adıdır. Ve ʹakd-i ʹaşerenin ismidir ki ʹaded ona bâlig oldukta وَتِيرَةٌ [vetîret] ıtlâk olunur.

Vankulu Lugatı - الوتيرة maddesi

اَلْوَتِيرَةُ [el-vetîret] (vâv’ın fethi ve tâ’nın kesri ve meddiyle) وَتِيرَةُ الْأَنْفِ maʹnâsınadır. Ve tarîkat maʹnâsına da gelir; yukâlu: مَا زَالَ عَلَى وَتِيرَةٍ وَاحِدَةٍ Ve

وَتِيرَةٌ [vetîret] Fetrete dahi derler; yukâlu: مَا فِي عَمَلِهِ وَتِيرَةٌ أَيْ فَتْرَةٌ ve yukâlu: سَيْرٌ لَيْسَ فِيهِ وَتِيرَةٌ أَيْ فُتُورٌ Ve

وَتِيرَةٌ [vetîret] Yol maʹnâsına da gelir. Ve ak gül maʹnâsına gelir, verd-i ebyaz gibi. Ve

وَتِيرَةٌ [vetîret] Şol halkaya derler sinirden ki onunla gönder oynamak öğrenirlerve ona دَرِيئَةٌ [derî΄et] dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı