el-višâb ~ اَلْوِثَابُ

Kamus-ı Muhit - الوثاب maddesi

اَلْوَثْبُ [el-vešamp;b] (vâv’ın fethi ve šamp;â-yı müsellesenin sükûnuyla) ve

اَلْوَثَبَانُ [el-vešamp;ebân] (fetehâtla) ve

اَلْوُثُوبُ [el-vušamp;ûb] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

اَلْوِثَابُ [el-višamp;âb] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve

اَلْوَثِيبُ [el-vešamp;îb] (نَحِيبٌ [neḩîb] vezninde) Sıçramak ve atlamak, pertâv maʹnâsınadır; yukâlu: وَثَبَ الرَّجُلُ وَثْبًا وَوَثَبَانًا وَوُثُوبًا وَوِثَابًا وَوَثِيبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا طَفَرَ Ve

وَثْبٌ [vešamp;b] ve

وُثُوبٌ [vušamp;ûb] Ḩimyer kabîlesi lügatinde oturmak, قُعُودٌ [ḵuʹûd] maʹnâsınadır; yukâlu: وَثَبَ إِذَا قَعَدَ

Vankulu Lugatı - الوثاب maddesi

اَلْوِثَابُ [el-višamp;âb] (vâv’ın kesriyle) Oturacak yerler; ke-mâ yukâlu: اَلسَّمَاءُ وِثَابُ الْمَلَائِكَةِ أَيْ مَقَاعِدُهُمْ Ve

ثُبْ [šamp;ub] Ḩimyer lügati üzere أُقْعُدْ demek olur. Aṡmaʹî eyitti: ʹArabdan bir kimse Ḩimyer beğlerinden birinin üzerine dâhil oldukta beğ ona ثُبْ dedi ve ثُبْ fushâ lügatinde sıçra demek olmağın o kimse sıçrayıp bir yerin ağrıttı, beğ eyitti: “لَيْسَ عِنْدَنَا عَرَبِيَّتْ مَنْ دَخَلَ ظَفَارَ حَمَرَّ” Yaʹnî “Bizim katımızda ʹArabiyyet-i hâlise yoktur. Şol kimse ki bizim Żafâr nâm şehrimize dâhil ola, Ḩimyer dili üzere tekellüm etsin” dedi. Ve عَرَبِيَّتْ lafzında tâ üzerine vakf etti, lügatleri böyle olduğu için.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı