el-vaḵbet ~ اَلْوَقْبَةُ

Kamus-ı Muhit - الوقبة maddesi

اَلْوَقْبَةُ [el-vaḵbet] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) وَقْبٌ [vaḵb] kelimesinin müfredidir ki zikr olunan çukura ve deliğe denir. Ve baʹzı hânelerde olan büyük bacaya denir ki ondan içeriye güneş pertevi girmeyip gölgelik ola ve bu şimâl tarafına doğru yâhûd aşağı katlarda olan baca olur. Ve

وَقْبَةُالثَّرِيدِ [vaḵbetu’šamp;-šamp;erîd] ve

وَقْبَةُالدُّهْنِ [vaḵbetu’d-duhn] Tirit ve yağ vazʹ olunan kapta yağ irkilmek için ortasına ettikleri çukurdan ʹibârettir.

Vankulu Lugatı - الوقبة maddesi

اَلْوَقْبَةُ [el-vaḵbet] (vâv’ın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Tirit üzerinde yağ irkilmek için ettikleri deliğe derler. Ve

وَقْبُ الْعَيْنِ [vaḵbu’l-ʹayn] Göz deliğine derler, hâne-i çeşm maʹnâsına. Ve

وَقْبٌ [vaḵb] Göz batıp çukur olmağa derler; tekûlu: وَقَبَتْ عَيْنَاهُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ غَارَتَا Ve

وَقْبٌ [vaḵb] Açmağa derler, وَغْبٌ [vaġb] dedikleri gibi ġayn-ı muʹceme ile, nitekim mürûr etmiştir. Ve

وَقْبٌ [vaḵb] Duhûl maʹnâsına da gelir; yukâlu: وَقَبَ الشَّيْءُ يَقِبُ وَقْبًا أَيْ دَخَلَ Ve gün batmağa dahi derler; yukâlu: وَقَبَتِ الشَّمْسُ إِذَا غَابَتْ وَدَخَلَتْ مَوْضِعَهَا ve yukâlu: وَقَبَ الظَّلَامُ أَيْ دَخَلَ عَلَى النَّاسِ Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ﴾ (الفلق 3) Kâle’l-Ḩasen; ey: إِذَا دَخَلَ عَلَى النَّاسِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı