اَلْبَتُولُ [el-betûl] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Şol hatuna denir ki ricâl kısmından bi’l-külliyye kesilip aslâ onlara dâ΄ir hâceti ve şehvet ve mürâcaʹatı olmaya; yukâlu: إِمْرَأَةٌ بَتُولٌ أَيْ مُنْقَطِعَةٌ عَنِ الرِّجَالِ لَا أَرَبَ لَهَا فِيهِمْ Meryem el-ʹAžrâ΄ radıyallâhu ʹanhâ cenâbına Betûl ıtlâkı bu cihetledir. Ve
بَتُولٌ [Betûl] Fâṯimatu’z-Zehrâ΄ radıyallâhu ʹanhâ cenâblarının lakablarıdır, fazl ve dîn ve haseb cihetleriyle nisvân-ı zamândan ve nisvân-ı ümmetten munkatıʹa ve mütemeyyize olduğu için. Ve
بَتُولٌ [betûl] Şol hurmâ fidanına denir ki ağacın kökünden başkaca ayrılıp kök salmakla anasından munkatıʹ ve müstagnî ola; yukâlu: فَسِيلَةٌ بَتُولٌ أَيْ مُنْقَطِعَةٌ عَنْ أُمِّهَا مُسْتَغْنِيَةٌ بِنَفْسِهَا
اَلْبَتُولُ [el-betûl] (bâ’nın fethi ve tâ’nın zammı ve meddiyle) Nisâ tâ΄ifesinden şol bikrdir ki ricâlden munkatıʹa olup Ḣudây taʹâlâya müteveccih ola. Ve
بَتُولٌ [betûl] Şol hurmâ fidanına derler ki hurmâ ağacının kökünden bitip başka kök bağlayıp anasından müstagnî ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı