Cevherî’nin sîga-i cemʹ ile صِغَارٌ [ṡiġâr] kavli galattır. Şârih der ki بَثْرٌ [bešamp;r] ism-i cins olmakla cemʹle tefsîr şâyiʹ ve zâyiʹdir. Hattâ mü΄ellif خُرَاجٌ lafzını mâddesinde bünye-i cemʹ olan قُرُوحٌ ile tefsîr eylemiştir. Vâkıʹâ Esâs’ta خَرَجَتْ بِهِ بَثْرَةٌ فَعَصَرَهَا وَبِجِلْدِهِ بَثْرٌ شَتَّى ʹibâretiyle mersûmdur. Ve
بُثُورٌ [bušamp;ûr] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
بَثَرٌ [bešamp;er] (fethateynle) Masdarlardır, bedende hurde sivilce çıkmak maʹnâsına; yukâlu: بَثَرَ وَجْهُهُ وَبَثِرَ وَبَثُرَ بَثْرًا وَبُثُورًا وَبَثَرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالرَّابِعِ وَالْخَامِسِ إِذَا خَرَجَتْ بِهِ بَثْرَةٌ Ve
بَثْرٌ [bešamp;r] (bâ’nın fethi ve šamp;â’nın sükûnuyla) Şol arza denir ki taşları ʹArabların حَرَّةٌ [ḩarret] taʹbîr ettikleri kara taşlığa şebîh, lâkin bunun taşları beyâz ola. Vech-i şebeh sık ve birbiri üzere yığın taşlık tepe olmasıdır. Ve
بَثْرٌ [bešamp;r] Eşme taʹbîr olunan suyu yakın hurde kuyulara denir. ve Žâtu ʹIrḵ nâm mahalde bir suyun yâhûd bir mevziʹin adıdır.
بَثْرٌ [bešamp;r] ve
اَلْبَثْرُ [el-bešamp;r] (bâ’nın fethi ve šamp;â’nın sükûnuyla) بَثْرَةٌ [bešamp;ret]in cemʹidir ki gövdede çıkan ufacık çıbanlar maʹnâsına. Ve
بُثُورٌ [bušamp;ûr] Gövdede çıbancıklar çıkmağa dahi derler; yukâlu: بَثَرَ وَجْهُهُ يَبْثُرُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَيَبْثَرُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَبَثُرَ يَبْثُرُ مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ فِيهِ ثَلَاثُ لُغَاتٍ Ve
بَثْرٌ [bešamp;r] Ufak kuyulara dahi derler ki suyu yakın ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı