becdet ~ بَجْدَةٌ

Kamus-ı Muhit - بجدة maddesi

اَلْبَجْدَةُ [el-becdet] (نَبْذَةٌ [nebžet] vezninde) Asl ve esâs maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ بَجْدَتُهُ أَيْ أَصْلُهُ Ve sahrâ΄ ve beyâbâna denir. Ve bir işin iç yüzüne denir, yaʹnî bir fiʹlin mestûr ve hafî olan semtine denir ki herkes ona mahrem olmaya; yukâlu: هُوَ عَالِمٌ بِبَجْدَةِ أَمْرِكَ أَيْ دِخْلَتِهِ وَبَاطِنِهِ Ve bu maʹnâda bâ’nın zammıyla ve zammeteynle lügattir. Ve

بَجْدَةٌ [becdet] İlm ve şuʹûr maʹnâsına istiʹmâl olunur ki bir mahalde ikâmetin lâzımıdır; ve minhu yukâlu: عِنْدَهُ بَجْدَةُ ذَلِكَ اَيْ عِلْمُهُ Bu münâsebetle bir nesnenin hakîkat-i sâbitesine itkân vechiyle muttaliʹ ve ʹâlim olan adama emsâl tarîkiyle اِبْنُ بَجْدَة [ibnu becdet] ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ ابْنُ بَجْدَتِهَا أَيْ عَالِمٌ بِذَلِكَ الْأَمْرِ Burada zamîr emr-i merkûmun hakîkatine ʹâ΄id yâhûd fi’l-asl arza râciʹ olmakla vetîre-i mesel üzere cârî olmuştur. Ve hâzık ve hâdî rehber hakkında dahi îrâd olunur ki zamîr أَرْضٌ [arḋ]a yâhûd طَرِيقٌ [ṯarîḵ]a ircâʹ yâhûd min-gayri mülâhazatin mesel tarîkasıyla îrâd olunur. “Meselâ filân bu yolda yâhûd mutlakan rehberlik edebilir mi?” dediklerinde “هُوَ ابْنُ بَجْدَتِهَا” dersin, yaʹnî hâzık ve üstâz rehberdir demektir. Kezâlik tefevvüh eylediği sözünde sâbit ve ber-karâr olan kimse hakkında dahi îrâd olunur. “Filân kimse katʹâ sözünden nükûl eylemez, söylediği sözde tesebbüt üzeredir” diyecek yerde “هُوَ ابْنُ بَجْدَتِهَا” derler.

Vankulu Lugatı - بجدة maddesi

اَلْبَجْدَةُ [el-becdet] (bâ’nın fethi ve cîm’in sükûnuyla) ve

اَلْبُجُدَةُ [el-bucudet] (bâ’nın zammı ve cîm’in zammıyla) Bir işin bâtını; yukâlu: هُوَ عَالِمُ بَجْدَةِ أَمْرِكَ وَبُجُدَةِ أَمْرِكَ أَيْ بِبَاطِنِهِ Ve

بَجْدَةٌ [becdet] ʹİlm maʹnâsına da gelir; yukâlu: عِنْدَهُ بَجْدَةُ ذَاكَ أَيْ عِلْمُ ذَاكَ وَمِنْهُ قِيلَ لِلْعَالِمِ بِالشَّيْءِ الْمُتْقِنِ لَهُ هُوَ ابْنُ بَجْدَتِهَا



Kamus Muhit ve Vankulu Ara

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı