اَلدَّجْنُ [ed-decn] (dâl’ın fethi ve cîm’in sükûnuyla) Kara bulut duman gibi yeryüzünü yâhûd âfâk ve aktârı tutup kaplamak maʹnâsınadır; yukâlu: نَحْنُ فِي دَجْنٍ مُنْذُ أَيَّامٍ وَهُوَ إِلْبَاسُ الْغَيْمِ الْأَرْضَ أَوْ أَقْطَارَ السَّمَاءِ Ve
دَجْنٌ [decn] Çok yağmura denir; cemʹi أَدْجَانٌ [edcân] gelir ve دُجُونٌ [ducûn] ve دُجُنٌ [ducun] gelir zammeteynle ve دِجَانٌ [dicân] gelir; ve mine’l-evveli yukâlu: يَوْمُ دَجْنٍ عَلَى الْإِضَافَةِ وَيَوْمٌ دَجْنٌ عَلَى النَّعْتِ وَكَذَلِكَ لَيْلَةُ دَجْنٍ وَلَيْلَةٌ دَجْنٌ وَيُقَالُ يَوْمٌ وَلَيْلَةٌ دُجُنَّةٌ كَحُزُقَّةٍ Ke-mâ se-yuzkeru.
اَلدُّجُونُ [ed-ducûn] (zammeteynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: دَجَنَ يَوْمُنَا يَدْجُنُ دَجْنًا وَدُجُونًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve
دَجْنٌ [decn] Matar-ı kesîre dahi derler, Ebû Zeyd rivâyeti üzere, ʹalâ-mâ se-yecî΄u inşâallâhu taʹâlâ. Ve
دُجُونٌ [ducûn] Bir yerde mukîm olmağa derler; yukâlu: دَجَنَ بِالْمَكَانِ دُجُونًا إِذَا أَقَامَ بِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı