dubûr ~ دُبُورٌ

Kamus-ı Muhit - دبور maddesi

اَلدَّبْرُ [ed-debr] (صَبْرٌ [ṡabr] vezninde) Bal arısının ve sâ΄ir arıların sürüsüne denir, iğneleri artlarında olmak mülâbesesiyle, جَمَاعَةُ النَّحْلِ وَالزَّنَابِيرِ maʹnâsına. Ve bu ism-i cemʹdir, dâl’ın kesriyle de lügattir. Cemʹi أَدْبُرٌ [edbur] gelir, أَفْلُسٌ [eflus] vezninde ve دُبُورٌ [dubûr] gelir, فُلُوسٌ [fulûs] gibi. Ve

اَلدَّبْرُ [ed-debr] دَبْرَةٌ [debret] kelimesinden cemʹ-i cinsi olur ki ekinciler beyninde tarladan evlek taʹbîr olanan bir kıtʹaya denir, مَشَارَةُ الْمَزْرَعَةِ [meşâretu’l-mezraʹa] maʹnâsına, bostânlarda tahta taʹbîr ettikleri mikdârdır, niteki جَرِيبٌ [cerîb] bir dönüm tarlaya denir. Ve

دَبْرٌ [debr] Çekirge yavrularına ıtlâk olunur; dâl’ın kesriyle de câ΄izdir. Bunların müfredi دَبْرَةٌ [debret]tir. Ve bir nesnenin ense tarafına denir, خَلْفُ الشَّيْءِ maʹnâsına ve minhu yukâlu: جَعَلَ كَلاَمَكَ دَبْرَ أُذُنِهِ أَيْ خَلْفَهَا يَعْنِي لَمْ يُصْغِ إِلَيْهِ وَلَمْ يَعْرُجْ عَلَيْهِ Ve

دَبْرٌ [debr] Masdar olur, ölmek maʹnâsına; yukâlu: دَبَرَ الرَّجُلُ دَبْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا مَاتَ Ve

دَبْرٌ [debr] Dağa denir; ve minhu hadîsu’n-Necâşî: “مَا أُحِبُّ أَنَّ لِي دَبْرًا ذَهَبًا وَأَنِّي آذَيْتُ رَجُلًا مِنَ الْمُسلِمِينَ” Ve

دَبْرٌ [debr] Her sâʹat uyumağa denir; yukâlu: هُوَ مُلاَزِمُ الدَّبْرِ أَيْ رُقَادٌ كُلَّ سَاعَةٍ Ve yazı yazınmak maʹnâsına masdar olur; yukâlu: دَبَرَ الْكِتَابَ دَبْرًا إِذَا اكْتَتَبَهُ Ve deniz içre şol galîz kıtʹa-i arziyyeye denir ki ada tarzında olup deryâ cezr ve medd eyledikçe gâh üzerinden aşıp ve gâh çekilmekle açılır ola. Ve çok mâla denir; bu maʹnâda dâl’ın kesriyle de câ΄izdir. Ve

دَبْرٌ [debr] ve

دُبُورٌ [dubûr] Ok nişândan geçip ötesine düşmek maʹnâsınadır; yukâlu: دَبَرَ السَّهْمُ الْهَدَفَ إِذَا جَاوَزَهُ وَسَقَطَ وَرَائَهُ Ve

دُبُورٌ [dubûr] Bir nesneye arka verip dönmek maʹnâsınadır; yukâlu: دَبَرَ الرَّجُلُ دَبْرًا وَدُبُورًا إِذَا وَلَّى Ve bir nesneyi iletmek ve götürmek maʹnâsınadır; yukâlu: دَبَرَ بِالشَّيْءِ إِذَا ذَهَبَ بِهِ Ve pîr olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: دَبَرَ الرَّجُلُ إِذَا شَيَّخَ Ve bir kimseden vefâtından sonra hadîs ve haber nakl ve rivâyet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: دَبَرَ الْحَدِيثَ عَنْ فُلاَنٍ إِذَا حَدَّثَهُ عَنْهُ بَعْدَ مَوْتِهِ Ve esen yel debûra varmak maʹnâsınadır; yukâlu: دَبَرَتِ الرِّيحُ إِذَا تَحَوَّلَتْ دَبُورًا Ke-mâ se-yuzkeru. Ve debûr yeline uğramak maʹnâsınadır; yukâlu: دُبِرَ الرَّجُلُ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا أَصَابَتْهُ الدَّبُورُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı