اَلْعَذِيرُ [el-ʹažîr] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) عَاذِرٌ [ʹâžir] maʹnâsınadır ki ʹözr ve bahâneyi kabûl eden adama denir; ve minhu kavlu ʹAlî kerremallahû vechehu ve huve yenzuru ilâ İbn Mulcem: “أُرِيدُ حَيَاتَهُ وَيُرِيدُ قَتْلِي || عَذِيرَكَ مِنْ خَلِيلِكَ مِنْ مُرَادِ” ve yukâlu: عَذِيرَكَ مِنْ فُلاَنٍ بِالنَّصْبِ أَيْ هَاتِ مَنْ يَعْذِرُنِي Ve
عَذِيرٌ [ʹažîr] Bir adam bir nesneyi işledikte maʹzûr olmak için taleb ve teşebbüs eylediği hâlete denir ki bâʹis-i iʹtizârı olur. Ve
عَذِيرٌ [ʹažîr] Muʹîn ve nasîre ıtlâk olunur; tekûlu: مَنْ عَذِيرِي مِنْ فُلاَنٍ أَيْ نَصِيرِي
اَلْعَذِيرُ [el-ʹažîr] (ʹayn’ın fethi ve žâl’ın kesri ve meddiyle) ʹÖzr kabûl eden kimse; ve minhu kavluhum: عَذِيرَكَ مِنْ فُلَانٍ أَيْ هَلُمَّ مَنْ يَعْذِرُكَ مِنْهُ بَلْ يُلَوِّمُهُ وَلَا يُلَوِّمُكَ Yaʹnî “Şol kimseye var ki hasmını levm edip seni maʹžûr tuta.” Ve
عَذِيرٌ [ʹažîr] Şol hâlete derler ki kişi onu taleb eder ʹözr ve bahâne edinmek için.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı