ʹažeb ~ عَذَبٌ

Kamus-ı Muhit - عذب maddesi

اَلْعَذَبُ [el-ʹažeb] (fethateynle) Çirk ve hâr u hâşâk makûlesine denir, قَذَى [ḵazâ] maʹnâsına. Ve mevlûd ʹakibinde zuhûr eden murdâr ve nâ-pâk şey΄e denir, murdâr su ve son ve eş dedikleri nesne gibi. Ve

عَذَبٌ [ʹažeb] Bir şecer adıdır. Ve مَآلِي النَّوَائِحِ [me΄âli’n-nevâ΄iḩ] maʹnâsınadır ki ʹArabistân töresi üzere meyyit üzere nevha eden karıların o vakte mahsûs ittihâz ettikleri paçavraya denir. Ve şol ipe ve tasmaya denir ki terazi kollarına bend edip onunla teraziyi çekip kaldırırlar. Ve

عَذَبٌ [ʹažeb] Her şey΄in ucuna denir; yukâlu: مَا أَرَقَّ عَذَبُ لِسَانِهِ أَيْ طَرَفُهُ Ve عَذَبُ الْبَعِيرِ [ʹažebu’l-baʹîr] devenin âlet-i tenâsülünün ucuna denir. Ve at götlüğü gibi deve pâlânının ensesine dikilen meşine denir. Ve bunların mecmûʹunda müfredi عَذَبَةٌ [ʹažebet]tir hâ’yla. Ve

عَذَبَةٌ [ʹažebet] Yosuna denir, طُحْلُبٌ [ṯuḩlub] maʹnâsına.

اَلْعَذْبُ [el-ʹažb] (ʹayn’ın fethi ve zâl-ı muʹcemenin sükûnuyla) Mutlakan tayyib ve hoş-güvâr olan taʹâm ve şarâba denir; yukâlu: طَعَامٌ وَمَاءٌ عَذْبٌ أَيْ طَيِّبٌ وَمُسْتَسَاغٌ ve yukâlu: رَكِيَّةٌ عَذْبٌ Yaʹnî fi’l-asl masdar olmakla tezkîr ve te΄nîsi müsâvîdir. Ve

عَذْبٌ [ʹažb] Masdar olur, ziyâdesiyle susuzluktan nâşî terk-i ekl eylemek maʹnâsına; yukâlu: عَذَبَ الرَّجُلُ عَذْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا تَرَكَ اْلأَكْلَ مِنْ شِدَّةِ الْعَطَشِ وَهُوَ عَاذِبٌ وَعَذُوبٌ وَالْجَمْعُ عُذُبٌ بِضَمَّتَيْنِ Ve

عَذْبٌ [ʹažb] Menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَذَبَهُ عَنْهُ إِذَا مَنَعَهُ Ve bir nesneden imtinâʹla geri durup ondan ferâgat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَذَبَ عَنْهُ إِذَا كَفَّ وَتَرَكَ Ve

عَذْبٌ [ʹažb] Bir nevʹ şecer adıdır. Müfredât-ı sâ΄irede ثَمَرُ أَثْلٍ [šamp;emeru ešamp;l] ile mübeyyendir ki ılgın ağacının nevʹ-i kebîri semeridir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı