اَلْعَشْوُ [el-ʹaşv] (حَشْوٌ [ḩaşv] vezninde) ve
اَلْعُشُوُّ [el-ʹuşuvv] (عُلُوٌّ [ʹuluvv] vezninde) Iraktan gördüğü âteşe yâ çerâga istiḋâ΄e kasdıyla teveccüh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَشَا النَّارَ وَإِلَيْهِ يَعْشُو عَشْوًا وَعُشُوًّا أَيْ رَآهَا لَيْلًا مِنْ بَعْدٍ فَقَصَدَهَا مُسْتَضِيئًا Ve
عَشْوٌ [ʹaşv] ve
عَشْيٌ [ʹaşy] (ʹayn’ların fethi ve şîn’lerin sükûnuyla) Bir adama akşam yemeği yedirmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَشَاهُ يَعْشُوهُ عَشْوًا وَيَعْشِيهِ عَشْيًا إِذَا أَطْعَمَهُ الْعَشَاءَ ve
عَشْوٌ [ʹaşv] Hayvânı gece otarmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَشَا الْإِبِلَ عَشْوًا إِذَا رَعَاهَا لَيْلًا Ve gözü dumanlı adamın tuttuğu gibi tutmak ve o gûne ʹamel ve hareket etmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَشَا الرَّجُلُ إِذَا فَعَلَ فِعْلَ الْأَعْشَى
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı