ʹasf ~ عَسْفٌ

Kamus-ı Muhit - عسف maddesi

اَلْعَسْفُ [el-ʹasf] (ʹayn’ın fethi ve sîn’in sükûnuyla) Yoldan sapmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَسَفَ عَنِ الطَّرِيقِ عَسْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا مَالَ عَنْهُ وَعَدَلَ Ve ʹinde’l-baʹz عَسْفٌ [ʹasf] yolsuz ʹale’l-ʹamyâ gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَسَفَ الطَّرِيقَ إِذَا خَبَطَهُ عَلَى غَيْرِ هِدَايَةٍ Ve zulm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَسَفَ السُّلْطَانُ إِذَا ظَلَمَ Ve bir adamı istihdâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَسَفَ فُلاَنًا إِذَا اسْتَخْدَمَهُ Ve bir adamın çiftlik maslahatı makûlesini görüp tamâm işini bitirmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَسَفَ ضَيْعَتَهُمْ إِذَا رَعَاهَا وَكَفَاهُمْ أَمْرَهَا Ve bir adama ırgatlık eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَسَفَ عَلَيْهِ وَلَهُ إِذَا أَعْمَلَ لَهُ Ve devenin boğazında ur nevʹinden zenberek dedikleri ʹârıza çıkmakla ölümcül olup sıkıntısından ıztırâbla har har solumak maʹnâsınadır; yukâlu: عَسَفَ الْبَعِيرُ إِذَا أَشْرَفَ عَلَى الْمَوْتِ فَجَعَلَ يَتَنَفَّسُ فَتَرْجُفُ حَنْجَرَتُهُ Ve

عَسْفٌ [ʹasf] Ölüme ıtlâk olunur; yukâlu: فَرَّقَ بَيْنَهُمَا الْعَسْفُ أَيِ الْمَوْتُ Ve büyük kâseye denir; tekûlu: شَرِبْتُ مِنَ الْعَسْفِ أَيِ الْقَدَحِ الضَّخْمِ Ve gece içre bir kimse yâhûd bir nesne araştırmak üzere ʹaseslik eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فُلاَنٌ يَعْسِفُ اللَّيْلَ عَسْفًا إِذَا اعْتَسَّ يَبْغِي طَلِبَةً

Vankulu Lugatı - عسف maddesi

اَلْإِعْتِسَافُ [el-iʹtisâf] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Bi-maʹnâhu kezâlik. Ve

عَسْفٌ [ʹasf] Büyük kadehe dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı