ʹaşîr ~ عَشِيرٌ

Kamus-ı Muhit - عشير maddesi

اَلْعَشِيرُ [el-ʹaşîr] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) عَشَرَةٌ [ʹaşeret]in eczâsından bir cüz΄e denir ki onda bir taʹbîr olunur. Cemʹi أَعْشِرَاءُ [aʹşirâ΄] gelir, نَصِيبٌ [naṡîb] ve أَنْصِبَاءُ [enṡibâ΄] gibi. Şârih der ki burada teşvîş yâhûd iskât vardır, zîrâ muktezâ-yı siyâk-ı ʹibâre عُشُورٌ [ʹuşûr] ve أَعْشَارٌ [aʹşâr] عَشِيرٌ [ʹaşîr]in cemʹi olmağı muktezîdir, bunlar ise عَشْرٌ [ʹaşr]in cemʹleridir; عَشِيرٌ [ʹaşîr]in cemʹi أَعْشِرَاءُ [aʹşirâ΄]dır. İntehâ. Ve

عَشِيرٌ [ʹaşîr] Bir adamın karîb ve sadîkına ıtlâk olunur; عِشْرَةٌ [ʹişret]ten me΄hûzdur. Cemʹi عُشَرَاءُ [ʹuşerâ΄] gelir, كُرَمَاءُ [kuremâ΄] vezninde; yukâlu: هُوَ عَشِيرُهُ أَيْ قَرِيبُهُ وَصَدِيقُهُ Ve zevcenin zevcine ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ عَشِيرُهَا أَيْ زَوْجُهَا Ve bir adamın hem-dem ve hem-ülfeti olan kimseye denir; yukâlu: هُوَ عَشِيرُهُ أَيْ مُعَاشِرُهُ Ve

عَشِيرٌ [ʹaşîr] Misâha-i arz hisâbında قَفِيزٌ [ḵafîz]in onda bir bölüğüne denir; قَفِيزٌ [ḵafîz] bir dönüm tarlaya denir ki altmış arşın tûl ve altmış arşın ʹarzı müştemil olur. Ve

عَشِيرٌ [ʹaşîr] Sırtlan dedikleri cânverin âvâzına denir.

Vankulu Lugatı - عشير maddesi

اَلْعَشِيرُ [el-ʹaşîr] (ʹayn’ın fethi ve şîn’in kesri ve meddiyle) Kabîle maʹnâsınadır. Ve

عَشِيرٌ [ʹaşîr] مُعَاشِرٌ [muʹâşir]e dahi derler, hem-sohbet maʹnâsına. Bu sebebden عَشِيرٌ [ʹaşîr] zevc maʹnâsına gelir; fi’l-hadîsi: “إِنَّكُنَّ تُكَثِّرْنَ اللَّعْنَ وَتُكَفِّرْنَ الْعَشِيرَ” يَعْنِي الزَّوْجَ لِأَنَّهُ يُعَاشِرُهَا وَتُعَاشِرُهُ Ve kâlallâhu taʹâlâ: ﴿لَبِئْسَ الْمَوْلٰى وَلَبِئْسَ الْعَشِيرُ﴾ (الحج 13)

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı