meks ~ مَكْسٌ

Kamus-ı Muhit - مكس maddesi

اَلْمَكْسُ [el-meks] (عَكْسٌ [ʹaks] vezninde) Bir adamın satılık mâlına muʹâmelede gadr ve cinâyet eylemek yaʹnî değerinden eksik paha ile almak maʹnâsınadır; yukâlu: مَكَسَ فِي الْبَيْعِ مَكْسًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَنَى مَالاً Ve eksiltmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَكَسَ الشَّيْءَ إِذَا نَقَصَهُ Ve zulm ve taʹaddî eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَكَسَ فُلاَنًا إِذَا ظَلَمَهُ Ve

مَكْسٌ [meks] Şol akçeye denir ki Câhiliyye’de pazarda bir kimse bir nesne sattıkta ondan alırlar idi ki metâʹına göre muʹayyen darîbe idi. Hâlen bâc taʹbîr eyledikleridir ki diyâr-ı İslâmiyyede o zulm-i câhilî cârî ve şâyiʹdir ve ebnâ-i sebîlden ve tüccârdan dahi alırlar. Baʹzı diyâr-ı Etrâkta ona kırtıl taʹbîr ederler, köprü başında ve derbendlerde eğlenip mürûr edenlerden dahi ahz ederler. Yâhûd مَكْسٌ [meks] musaddıkların yaʹnî ʹöşr-i emvâl alanların ki gümrükçü taʹbîr olunur, hak üzere ʹöşrü alıp istîfâ eyledikten sonra ziyâde aldığı akçeye denir. Ve bu tesmiye bi’l-masdardır. Kâle’ş-şârih ve minhu’l-hadîs: ḣلاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ صَاحِبُ مَكْسٍḢ وَهُوَ دَرَاهِمُ كَانَتْ تُؤْخَذُ مِنْ بَائِعِي السِّلَعِ فِي الْأَسْوَاقِ فِي الْجَاهِلِيَّةِ أَوْ هُوَ دِرْهَمٌ كَانَ يَأْخُذُهُ الْمُصَدِّقُ بَعْدَ فَرَاغِهِ مِنَ الصَّدَقَةِ Bu maʹnâ üzere مَاكِسٌ [mâkis] bâccıya ve zâlim gümrükçü ağaya denir.

Vankulu Lugatı - مكس maddesi

اَلْمَكْسُ [el-meks] (mîm’in fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Mübâyaʹada meks etmek, yaʹnî beyʹ ve şirâda katılık etmek; yukâlu: مَكَسَ فِي الْبَيْعِ يَمْكِسُ مَكْسًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve

مَكْسٌ [meks] Câbîlik edip harâc almak maʹnâsına da gelir. Ve

مَكْسٌ [meks] ʹÖşr alan kimsenin aldığı nesneye dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı