mekv ~ مَكْوٌ

Kamus-ı Muhit - مكو maddesi

اَلْمَكْوُ [el-mekv] (mîm’in fethi ve kâf’ın sükûnuyla) ve

اَلْمُكَاءُ [el-mukâ΄] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Dudakla ıslık çalmak maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin parmakları halka gibi müşebbek eylemekle boru tarzında edip üfürmekle öttürmek maʹnâsınadır ki ekserî çoban ve kuşçu makûlesi ederler; ona dahi ıslık ve sıslık taʹbîr olunur; yukâlu: مَكَا الرَّجُلُ مَكْوًا وَمُكَاءً إِذَا صَفَرَ بِفِيهِ أَوْ شَبَّكَ بِأَصَابِعِهِ وَنَفَخَ فِيهَا Ve zartalamak maʹnâsına müstaʹmeldir. Ve bu mekşûf ve meftûh olan makʹadın yâhûd dâbbe kısmının zartasına mahsûstur; yukâlu: مَكَتْ اِسْتُهُ إِذَا نَفَخَتْ وَلَا يَكُونُ إِلَّا وَهِيَ مَكْشُوفَةٌ مَفْتُوحَةٌ أَوْ خَاصَّةٌ بِالدَّابَّةِ Ve

مَكْوٌ [mekv] Tilki ve tavşan makûlesi vuhûşun inine denir.

Vankulu Lugatı - مكو maddesi

اَلْمَكْوُ [el-mekv] (mîm’in fethi ve kâf’ın sükûnu ile) Kezâlik sıklık çalmak; yukâlu: مَكَا يَمْكُو مَكْوًا وَمُكَاءً إِذَا صَفَرَ Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿وَمَا كَانَ صَلَاتُهُمْ عِنْدَ الْبَيْتِ إِلَّا مُكَاءً وَتَصْدِيَةً﴾ (الأنفال، 35) Ve تَصْدِيَةٌ[taṡdiyet] ṡâd-ı mühmele ile el çalmaktır,تَصْفِيقٌ [taṡfîḵ] maʹnâsına. Ve bu makâmda sâhib-i Ṡurâḩمُكَاءٌ [mukâ΄] şeḣûlîden ile tefsîr etmiştir, galattır,zîrâ şeḣûlîden çağırmak maʹnâsınadır, şefîlîden gerektir, tâ ki sıklık vermek maʹnâsına ola. Ve

مَكْوٌ [mekv] Vahşî olan cânver inine dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı