irbâʹ ~ إِرْبَاعٌ

Vankulu Lugatı - إرباع maddesi

اَلْإِرْبَاعُ [el-irbâʹ] (hemzenin kesriyle) Koyun dördüncü yaşa girse ve sığır ve bütün tırnaklı hayvân beşinci yaşa girse. Ve deve kısmı yedinci yaşa girse أَرْبَعَ يُرْبِعُ إِرْبَاعًا derler, mukaddemâ zikr olunan maʹnâdan me΄hûzdur. Ve sıfatında هُوَ فَرَسٌ رَبَاعٌ وَهِيَ فَرَسٌ رَبَاعِيَةٌ derler Ve

إِرْبَاعٌ [irbâʹ] Deveyi vakt-i rebîʹde otlatmağa dahi derler; yukâlu: أَرْبَعَ فُلَانٌ إِبِلَهُ بِمَكَانِ كَذَا إِذَا أَرْعَاهَا فِي الرَّبِيعِ Ve

إِرْبَاعٌ [irbâʹ] Bir kimsenin devesi dört günde bir suya gelmeğe dahi derler; yukâlu: أَرْبَعَ الرَّجُلُ إِذَا وَرَدَتْ إِبِلُهُ رِبْعًا Ve

إِرْبَاعٌ [irbâʹ] Tâzelikte veledi hâsıl olmağa dahi derler; yukâlu: أَرْبَعَ الرَّجُلُ إِذَا وَلَدَ لَهُ فِي الشَّبِيبَةِ Ve

إِرْبَاعٌ [irbâʹ] Kavm dört nefer olmağa dahi derler; yukâlu: أَرْبَعَ الْقَوْمُ إِذَا صَارُوا أَرْبَعَةً Ve

إِرْبَاعٌ [irbâʹ] Vakt-i rebîʹa dâhil olmağa dahi derler; yukâlu: أَرْبَعُوا إِذَا دَخَلُوا فِي الرَّبِيعِ Ve

إِرْبَاعٌ [irbâʹ] Yaz menzilinde ikâmet edip otlak talebinden müstagnî olmağa dahi derler; yukâlu: أَرْبَعُوا إِذَا أَقَامُوا فِي الْمَرْبَعِ عَنِ الْإِرْتِيَادِ وَالنُّجْعَةِ أَيْ عَنْ طَلَبِ الْكَلَإِ Ve

إِرْبَاعٌ [irbâʹ] Hummâ-yı رِبْعٌ [ribʹ] tutmağa dahi derler; yukâlu: أَرْبَعَتْ عَلَيْهِ الْحُمَّى وَهُوَ لُغَةٌ فِي رَبَعَتْ Ve gâh olur أُرْبِعَ dahi derler binâ-i mechûl üzere ki bu رُبِعَ فَهُوَ مَرْبُوعٌ dediklerinde lügattır. Ve fi’l-hadîsi: “أَغِبُّوا فِي عِيَادَةِ الْمَرِيضِ وَأَرْبَعُوا إِلَّا أَنْ يَكُونَ مَغلُوبًا” Ve أَرْبِعُوا lafzının maʹnâsı “İki gün ʹiyâdeti terk edip üçüncü gün ʹiyâdete ʹavdet edin” demek olur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı