ervâḵ ~ إِرْوَاقٌ

Vankulu Lugatı - إرواق maddesi

اَلْأَرْوَاقُ [el-ervâḵ] (hemzenin fethiyle) Cemʹi, boynuzlar maʹnâsına. Ve

رَوْقٌ [revḵ] Gecenin bir mikdârına dahi derler, طَائِفَةٌ مِنَ اللَّيْلِ maʹnâsına. Ve

رَوْقٌ [revḵ] Ev önünde olan sakfa dahi derler. Ve

إِرْوَاقٌ [ervâḵ] Haymeler maʹnâsına da gelir; yukâlu: ضَرَبَ فُلَانٌ رَوْقَهُ بِمَوْضِعِ كَذَا إِذَا نَزَلَ بِهِ وَضَرَبَ خَيْمَتَهُ Ve fi’l-hadîsi: “حِينَ ضَرَبَ الشَّيْطَانُ رَوْقَهُ وَمَدَّ أَطْنَابَهُ” Ve mahabbet makâmında أَلْقَى فُلَانٌ عَلَيْكَ أَرْوَاقَهُ وَشَرَاشِرَهُ derler hubb-ı şedîdile mahabbet etti demek mahallinde. Ve شَرَاشِرٌ [şerâşir] nefs maʹnâsınadır, nefsin hırsı ve mahabbeti ile demek olur. Ve ʹadâvet mahallinde dahi istiʹmâl olunur; yukâlu: أَلْقَى أَرْوَاقَهُ إِذَا عَدَا وَاشْتَدَّ عَدْوُهُ Ebû ʹUbeyd rivâyeti üzere. Ve gâh bir makâmda ikâmet etti demek mahallinde أَلْقَى أَرْوَاقَهُ derler, إِذَا أَقَامَ بِالْمَكَانِ وَاطْمَأَنَّ بِهِ كَمَا يُقَالُ أَلْقَى عَصَاهُ Ve

أَرْوَاقٌ [ervâḵ] Yağmur maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَلْقَتِ السَّحَابَةُ أَرْوَاقَهَا أَيْ مَطَرَهَا وَوَبْلَهَا Ve وَبْلٌ [vebl] bâ-i muvahhade ile katresi iri olan yağmur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı