اَلْإِرْدَاءُ [el-irdâ΄] (hemzenin kesri ile) Bi-maʹnâhu. Ve
إِرْدَاءٌ [irdâ΄] Helâk etmeğe dahi derler; yukâlu: أَرْدَاهُ غَيْرُهُ إِذَا أَهْلَكَهُ tekûlu: رَدَيْتُ عَلَى الْخَمْسِينَ إِذَا زِدْتَ Ve
رَدْيٌ [redy] Bir kimseyi bedenle vurmağa dahi derler; tekûlu: رَدَيْتُهُ إِذَا صَدَمْتَهُ Ve
رَدْيٌ [redy] Taşı ufatmak için külünkle yâhûd bir büyük taşla vurmağa dahi derler; tekûlu: رَدَيْتُ الْحَجَرَ بِمِعْوَلٍ أَوْ بِصَخْرَةٍ إِذَا ضَرَبْتَهُ بِهَا لِتَكْسِرَهُ Ve
رَدْيٌ [redy] Taşla atmağa dahi derler; tekûlu: رَدَيْتُهُ بِالْحِجَارَةِ أَرْدِيهِ رَدْيًا إِذَا رَمَيْتَهُ Ve
رَدْيٌ [redy] Oğlan bir ayağ üzere durup sıçrayarak gitmeğe dahi derler; yukâlu: رَدَى الْغُلَامُ إِذَا رَفَعَ إِحْدَى رِجْلَيْهِ وَقَفَزَ بِالْأُخْرَى Ve قَفْزٌ [ḵafz] ḵâf ve fâ zâ-yı muʹceme ile sıçaramak maʹnâsınadır. Ve kuyuya düşmeğe yâhûd dağdan yuvalanmağa dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı