ižâ ~ إِذَا

Kamus-ı Muhit - إذا maddesi

إِذَا [ižâ] (hemzenin kesri ve elifin kasrıyla) Müfâce΄e için olur ki sen bir iş üzere iken nâgehânî ve bagteten bir şey΄in husûl ve zuhûrunu ifâde eder. Bu sûrette cümle-i ismiyyeye mahsûs olur. Ve şart maʹnâsını mutazammın olmamakla cevâb îrâdına muhtâc olmaz. Ve kelâmın sadr ve ibtidâsında vâkiʹ olmaz, zîrâ onu ityândan garaz mâ-kablinin vücûdundan sonra mâ-baʹdinin ʹalâ-sebîli’l-müfâce΄e husûlüne delâlet eylemektir. Ve işbu إِذَا [ižâ]-ı müfâce΄e zamân-ı hâle delâlet eder, şartiyye gibi istikbâle delâlet eylemez; nahvu: خَرَجْتُ فَإِذَا الْأَسَدُ بِالْبَابِ ve ke-kavlihi taʹâlâ: ﴿فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَى﴾ Ve bu ʹinde’l-Aḣfeş harftir ve ʹinde’l-Muberred zarf-ı mekândır ve ʹinde’z-Zeccâc zarf-ı zamândır ki zamân-ı müstakbele delâlet eder.

Vankulu Lugatı - إذا maddesi

إِذَا [ižâ] (hemzenin kesri ve elifin kasrıyla) Bir ismdir ki zamân-ı müstakbele delâlet eder. Ve bu istiʹmâl olunmaz illâ cümleye izâfetle; tekûlu: أَجِيئُكَ إِذَا احْمَرَّ الْبُسْرُ وَإِذَا قَدِمَ فُلَانٌ Ve bu zarftır ve kelime-i mücâzâttır, zirâ cezâ-i şart üç nesne vâkiʹ olur: Biri fiʹl; ke-kavlike: إِنْ تَأْتِنِي آتِكَ Ve ikincisi fâ’dır ke-kavlike: إِنْ تَأْتِنِي فَأَنَا مُحْسِنٌ إِلَيْكَ Ve üçüncüsü إِذَا dır, ke-kavlihi taʹâlâ: ﴿وَإِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ إِذَا هُمْ يَقْنَطُونَ﴾ (الروم 36) Ve bu zikr olunan Cevherî kelâmıdır. Ve bunda olan müsâmaha hafî değildir, zîrâ ʹalâ-külli hâl cezâ-i şart fiʹl-i sânîdir, nihâyet gâh fâ’yla ve gâh إِذَا ile rabt kasd olunur ve gâh olunmaz. Ve gâh olur إِذَا bir şey΄ için olur ki sen bir işte iken o şey΄ vâkiʹ olur yaʹnî müfâce΄e için olur; ke-kavlike: خَرَجْتُ فَإِذَا زَيْدٌ قَائِمٌ مَعْنَاهُ خَرَجْتُ فَفَاجَأَنِي زَيْدٌ فِي الْوَقْتِ بِقِيَامٍ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı