اَلْإِيكَابُ [el-îkâb] (إِيجَابٌ [îcâb] vezninde) مَوْكِبٌ [mevkib]e koşulup onlar ile bilece gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْكَبَ فُلاَنٌ إِذَا لَزِمَ الْمَوْكِبَ Ve kuş kalkıp uçmağa yapınmak maʹnâsınadır; ʹalâ-kavlin konmağa yüz tuttukta iki kanatlarını birbirine çarpmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْكَبَ الطَّائِرُ إِذَا تَهَيَّأَ لِلطَّيَرَانِ أَوْ ضَرَبَ بِجَنَاحَيْهِ وَهُوَ وَاقِعٌ Ve bir kimseyi darıltmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْكَبَ فُلاَنًا إِذَا أَغْضَبَهُ
اَلْإِيكَابُ [el-îkâb] (kesr-i hemze ile) Deve zikr olunan cemâʹate mülâzemet edip mevkibden ayrılmamak; yukâlu: أَوْكَبَ الْبَعِيرُ إِذَا لَزِمَ الْمَوْكِبَ Ve bir iş üzerine müdâvemet etmeğe dahi derler; yukâlu: أَوْكَبَ الرَّجُلُ عَلَى الْأَمْرِ إِذَا وَاظَبَ عَلَيْهِ Ve kuş uçmağa hâzırlanmak; yukâlu: أَوْكَبَ الطَّائِرُ إِذَا تَهَيَّأَ لِلطَّيَرَانِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı