اَلتَّصْعِيرُ [et-taṡʹîr] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) ve
اَلْمُصَاعَرَةُ [el-muṡâʹaret] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) ve
اَلْإِصْعَارُ [el-iṡʹâr] (hemzenin kesriyle) Kibr ve hod-bînlikten nâşî karşısındaki adama bakmayıp yüzü bir tarafa doğru devirip eğmek maʹnâsınadır; yukâlu: صَعَّرَ خَدَّهُ وَصَاعَرَهُ وَأَصْعَرَهُ إِذَا أَمَالَهُ عَنِ النَّظَرِ إِلَى النَّاسِ تَهَاوُنًا مِنْ كِبْرٍ وَرُبَّمَا يَكُونُ خِلْقَةً
اَلتَّصْعِيرُ [et-taṡʹîr] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Yüzü bir cânibe mâ΄il kılmak; yukâlu: صَعَّرَ خَدَّهُ أَيْ أَمَالَهُ مِنَ الْكِبَرِ Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ﴾ (لقمان 18)
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı