el-ḩâniṯ ~ اَلْحَانِطُ

Kamus-ı Muhit - الحانط maddesi

اَلْحَانِطُ [el-ḩâniṯ] Buğday sâhibine, ʹalâ-kavlin buğdayı çok adama denir. Ve şecer-i غَضَى [ġaḋâ] yemişine denir. Ve أَحْمَرُ lafzını te΄kîd olur ki pek kırmızı demek olur; yukâlu: أَحْمَرُ حَانِطٌ أَيْ قَانِئٌ ve tekûlu’l-ʹArab: إِنَّهُ لَحَانِطُ الصُّرَّةِ أَيْ عَظِيمُ الصُّرَّةِ كَثِيرُ الدَّرَاهِمِ Yaʹnî “Filânın akçesi çok, kesesi dolgundur” diyecek yerde îrâd olunur. Ve bu kinâyât-ı telvîhiyyedendir, gûyâ ki buğdayı çok satmakla akçesi kesîr olmuştur. Ve “Filânın kalbi bana eğridir, derûnunda bana kîne ve ʹadâveti vardır” diyecek yerde فُلاَنٌ حَانِطٌ إِلَيَّ وَمُسْتَحْنِطٌ إِلَيَّ derler, مَائِلٌ عَلَيَّ مَيْلَ عَدَاوَةٍ وَشَحْنَاءَ maʹnâsına. Ve kinâye-i mezbûre حُنُوطٌ [ḩunûṯ]tan me΄hûzdur ki zerʹin vakt-i hasâdı yaklaşmağa denir ki o vaktte ekin bir tarafa mâ΄il olur.

Vankulu Lugatı - الحانط maddesi

اَلْحَانِطُ [el-ḩâniṯ] (nûn’un kesriyle) Kırmızı boyanmış deri; yukâlu: حَنَطَ الْأَدِيمُ إِذَا احْمَرَّ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı