اَلسَّغْبَانُ [es-saġbân] (عَطْشَانُ [ʹaṯşân] vezninde) ve
اَلسَّغِبُ [es-seġib] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Aç kimseye denir, câ΄iʹ ve cevʹân maʹnâsına. Mü΄ennesinde سَغْبَى [saġbâ] denir, سَكْرَى [sekrâ] vezninde. Cemʹi سِغَابٌ [siġâb] gelir sîn’in kesriyle.
اَلسَّغْبُ [es-saġb] (sîn’in fethi ve ġayn-ı muʹcemenin sükûnuyla) ve
اَلسَّغَبُ [es-seġab] (fethateynle) ve
اَلسَّغَابَةُ [es-seġâbet] (سَلاَمَةٌ [selâmet] vezninde) ve
اَلسُّغُوبُ [es-suġûb] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْمَسْغَبَةُ [el-mesġabat] (مَشْرَبَةٌ [meşrebet] vezninde) Acıkmak maʹnâsınadır; ʹalâ-kavlin renc ü taʹaba makrûn acıkmağa mahsûstur; yukâlu: سَغِبَ الرَّجُلُ وَسَغَبَ سَغْبًا وَسَغَبًا وَسَغَابَةً وَسُغُوبًا وَمَسْغَبَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَاْلأَوَّلِ إِذَا جَاعَ أَوْ لاَ يَكُونُ إِلاَّ مَعَ تَعَبٍ Ve
سَغَبٌ [seġab] (fethateynle) Susamak, ʹataş maʹnâsınadır, lâkin müstaʹmel ve müstafîz değildir.
اَلسَّاغِبُ [es-sâġib] ve
اَلسَّغَبُ [es-seġab] (fethateynle) Açlık; yukâlu: سَغِبَ يَسْغَبُ سَغَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ أَيْ جَاعَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı