اَلسَّفْسَافُ [es-sefsâf] (ثَرْثَارٌ [šamp;eršamp;âr] vezninde) Alçak ve kemter nesneye denir; yukâlu: شَيْءٌ سَفْسَافٌ أَيْ رَدِيءٌ Ve hor ve hakîr işe denir; tekûlu: تَحْفَظُ مِنَ الْأَمْرِ السَّفْسَافَ أَيِ الْحَقِيرَ Ve un alınırken elekten kalkan toza denir. Ve سَفْسَافُ الشِّعْرِ [sefsâfu’ş-şiʹr] hezeyân makûlesi şiʹrden ʹibârettir; yukâlu: شِعْرٌ سَفْسَافٌ أَيْ رَدِيءٌ Ve toz gibi hurde ve ince toprağa denir.
اَلسَّفْسَافُ [es-sefsâf] (sîn’in fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Bir nesnenin yaramazı. Ve hakîr olan nesne. Ve fi’l-hadîsi: “إِنَّ اللهَ يُحِبُّ مَعَالِيَ الْأُمُورِ وَيَكْرَهُ سَفَاسِفَهَا” وَيُرْوَى “وَيُبْغِضُ” Ve
سَفْسَافٌ [sefsâf] Toprağın hurdesine dahi derler, gubâr maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı