اَلطَّنِينُ [eṯ-ṯanîn] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Sinek vızırtısına ve leğen makûlesinin çınırtısına denir; yukâlu: كَلَامُهُ كَطَنِينِ الذُّبَابِ أَوِ الطَّسْتِ أَيْ صَوْتُهُ Ve vızırdamak ve çinremek maʹnâsına masdar olur; yukâlu: طَنَّ الذُّبَابُ وَالطَّسْتُ طَنِينًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا صَوَّتَ Kasîde-i Ṯannâne bundandır ki her mahalde ve her diyârda şöhret ve âvâze sâhibidir. Ve ölmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: طَنَّ الرَّجُلُ إِذَا مَاتَ
اَلطَّنِينُ [eṯ-ṯanîn] (ṯâ’nın fethi ve nûn-ı evvelin kesri ve meddiyle) Sinek âvâzı, savtu’z-zübâb maʹnâsına. Ve ṯast âvâzı ve kaz âvâzına dahi derler; yukâlu: اَلبَّطَّةُ تَطِنُّ إِذَا صَوَّتَتْ Ve طَسْتٌ [ṯast] leğen ki içinde esbâb yurlar. Ve
طَنَّ [ṯanne] مَاتَ maʹnâsına da gelir, Muṡannef adlı kitâbda zikr olunduğu üzere.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı