اَلطَّهْوُ [eṯ-ṯahv] (سَهْوٌ [sehv] vezninde) ve
اَلطُّهُوُّ [eṯ-ṯuhuvv] (عُلُوٌّ [ʹuluvv] vezninde) ve
اَلطُّهِيُّ [eṯ-ṯuhiyy] (عُتِيٌّ [ʹutiyy] vezninde) ve
اَلطَّهَايَةُ [eṯ-ṯahâyet] (سَمَاحَةٌ [semâḩat] vezninde) Eti iyice pişirmeğe yâhûd kavurmağa ve biryân eylemeğe savaşıp dürüşmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَهَا اللَّحْمَ يَطْهُوهُ وَيَطْهَاهُ طَهْوًا وَطُهُوًّا وَطُهِيًّا وَطَهَايَةً مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالثَّالِثِ إِذَا عَالَجَهُ بِالطَّبْخِ أَوِ الشَّيِّ Ve
طَهْوٌ [ṯahv] İşe denir kâr ve ʹamel maʹnâsına; tekûlu: كَانَ طَهْوِي كَذَا أَيْ عَمَلِي Ve bu fi’l-asl masdardır. Ve bir semte gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَهَا الرَّجُلُ طَهْوًا إِذَا ذَهَبَ فِي الْأَرْضِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı