eṯ-ṯûf ~ اَلطُّوفُ

Kamus-ı Muhit - الطوف maddesi

اَلطُّوفُ [eṯ-ṯûf] (صُوفٌ [ṡûf] vezninde) ve

اَلطَّافُ [eṯ-ṯâf] (صَافٌ [ṡâf] vezninde) Boyun çukurunda biten saça ıtlâk olunur; yukâlu: أَخَذَهُ بِطُوفِ رَقَبَتِهِ وَطَافِهَا كَصُوفِهَا وَصَافِهَا Ke-mâ zukire.

اَلطَّوْفُ [eṯ-ṯavf] (خَوْفٌ [ḣavf] vezninde) ve

اَلطَّوَافُ [eṯ-ṯavâf] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ve

اَلطَّوَفَانُ [eṯ-ṯavefân] (fetehâtla) Bir nesnenin çevresini dolanmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَافَ حَوْلَ الْكَعْبَةِ وَبِالْكَعْبَةِ يَطُوفُ طَوْفًا وَطَوَافًا وَطَوَفَانًا إِذَا دَارَ حَوْلَهَا Ve

طَوْفٌ [ṯavf] Nehrleri ʹubûr için tulumları üfürdükten sonra birbirine çatıp bağladıkları sala denir ki kelek taʹbîr olunur; nehr-i Furât’ta görülmüştür; yukâlu: رَكِبُوا الطَّوْفَ وَعَبَرُوا بِهِ وَهُوَ قِرَبٌ يُنْفَخُ فِيهَا وَيُشَدُّ بَعْضُهَا إِلَى بَعْضٍ كَهَيْئَةِ السَّطْحِ يُرْكَبُ عَلَيْهَا فِي الْمَاءِ وَيُحْمَلُ عَلَيْهَا Ve

طَوْفٌ [ṯavf] Gâ΄ite denir; yukâlu: تَلَطَّخَ بِالطَّوْفِ أَيِ الْغَائِطِ Ve

طَوْفٌ [ṯavf] Helâya çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَافَ الرَّجُلُ طَوْفًا إِذَا ذَهَبَ لِيَتَغَوَّطَ

Vankulu Lugatı - الطوف maddesi

اَلطُّوفُ [eṯ-ṯûf] (ṯâ’nın zammı ve meddiyle) Ense çukurunda biten kıl.

اَلطَّوْفُ [eṯ-ṯavf] (ṯâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Bir nesnenin etrâfın dolaşmak.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı