اَلْقَحْمُ [el-ḵaḩm] (فَحْمٌ [faḩm] vezninde) ve
اَلْقَحُومُ [el-ḵaḩûm] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Pek yaşlı kocaya denir; nü΄ennesi قَحْمَةٌ [ḵaḩmet]tir; yukâlu: رَجُلٌ قَحْمٌ وَقَحُومٌ وَامْرَأَةٌ قَحْمَةٌ أَيِ الْكَبِيرُ السِّنِّ جِدًّا Ve
قَحُومٌ [ḵaḩûm] Tîz tekerlenip nüzûl eden çarha ve makaraya denir; yukâlu: مَحَالَةٌ قَحُومٌ أَيْ سَرِيعَةُ الْإِنْحِدَارِ
اَلْقُحُومُ [el-ḵuḩûm] (ḩâ-yı mühmele ile قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir kimse önünü ardını fikr ve te΄emmül edip gözetmeyerek bir işe saldırmak ve atılıp girmek maʹnâsınadır, mütehevvir dil-âverlerin bî-pervâ cenge girdikleri gibi; yukâlu: قَحَمَ فِي الْأَمْرِ قُحُومًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا رَمَى بِنَفْسِهِ فِيهِ فَجْأَةً بِلَا رَوِيَّةٍ
اَلْقُحُومُ [el-ḵuḩûm] (zammeteynle) Bir kimse bir işe bilâ-fikr kendiyi götürüp atmak; yukâlu: قَحَمَ فِي الْأَمْرِ قُحُومًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ رَمَى بِنَفْسِهِ فِيهِ مِنْ غَيْرِ رَوِيَّةٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı