اَلْكُدُوهُ [el-kudûh] (zammeteynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: كَدَهَ يَكْدَهُ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ فَهُوَ لُغَةٌ فِي كَدَحَ يَكْدَحُ يُقَالُ أَصَابَهُ شَيْءٌ فَكَدَهَ وَجْهَهُ بِهِ وَبِهِ كَدْهٌ وَكُدُوهٌ وَيُقَالُ كَدَحَهُ الْحَجَرُ إِذَا صَكَّهُ وَأَثَّرَ فِيهِ أَثَرًا شَدِيدًا Ve كَدْهٌ [kedh]in كَدْحٌ [kedḩ]te lügat olmasında كَدْحٌ [kedḩ]in cemîʹ-i delâlet ettiği maʹnâlara dahi delâlet etmek lâzım gelmez, binâ΄en ʹalâ-zâlik كَدْهٌ [kedh] kesb ve saʹy maʹnâsına gelmesine Cevherî’de ve Ḵâmûs’ta taʹarruz olunmamıştır, egerçi Terceme-i Muḣtâr sâhibi lâzım gelir zann edip كَدْهٌ [kedh]i kesb ve saʹy ile tefsîr etmiştir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı