نَقِيعَةٌ [Neḵîʹat] Benû Selîṯ ile kabîle-i Ḋabbe bilâdı beyninde bir mevziʹ adıdır.
اَلنَّقْعُ [en-naḵʹ] (nûn’un fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Toz, gubâr maʹnâsına. Ve
نَقْعٌ [naḵʹ] نَقِيعَةٌ [neḵîʹat] davarın zebh etmeğe dahi derler. Ve
نَقِيعَةٌ [neḵîʹat] Seferden gelen kimse için ziyâfettir; yukâlu: نَقَعَتِ النَّقِيعَةُ فِي كَلَامِ الْعَرَبِ إِذَا لَقِيَ الرَّجُلُ مِنْهُمْ قَوْمًا يَقُولُ مِيلُوا يُنْقَعْ لَكُمْ أَيْ يُجْزَرْ لَكُمْ كَأَنَّهُ يَدْعُوهُ إِلَى دَعْوَتِهِ Ve جَزْرٌ [cezr] deve boğazlamağa derler cîm ve zâ-i muʹceme ile. Ve
نَقْعٌ [naḵʹ] Feryâd edip âvâzı kaldırmağa dahi derler; yukâlu: نَقَعَ الصَّارِخُ بِصَوْتِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı