اَلنُّكَعَةُ [en-nukeʹat] (nûn’un zammıyla هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) Şaşkın ve ahmak adama, ʹalâ-kavlin yerinden aslâ ayrılmaz olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ هُكَعَةٌ نُكَعَةٌ أَيْ أَحْمَقُ أَوْ يَثْبُتُ مَكَانَهُ فَلاَ يَبْرَحُ Ve şol kimseye denir ki çehresi pancar gibi be-gâyet kızıl olmakla kızıllığından burnu kabuk kabuk kavlar ola, أَنْكَعُ [enkaʹ] dahi denir, ke-mâ se-yuzkeru. Ve
نَكَعَةُ الطُّرْثُوثِ [nekeʹatu’ṯ-ṯuršamp;ûšamp;] Kurulgan dikeni dedikleri nebâtın başında olan kırmızı çiçeğe denir ki bostân-efrûza şebîh olur, onunla nesne boyanır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı