اَلْأَنُّ [el-enn] (hemzenin fethi ve nûn’un teşdîdiyle) ve
اَلْأَنِينُ [el-enîn] (طَنِينٌ [ṯanîn] vezninde) ve
اَلْأُنَانُ [el-unân] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) ve
اَلتَّأْنَانُ [et-te΄nân] (تَذْكَارٌ [težkâr] vezninde) Dert ve elemden nâşî inlemek ve nâle kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنَّ الْمَرِيضُ أَنًّا وَأَنِينًا وَأُنَانًا وَتَأْنَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا تَأَوَّهَ Ve أَنَّ [enne] kelimesi ki fiʹl-i mâzidir, كَانَ ve ثَبَتَ maʹnâsına istiʹmâl olunur; ve minhu kavluhum: لَا أَفْعَلُهُ مَا أَنَّ فِي السَّمَاءِ نَجْمٌ أَيْ مَا كَانَ Ve bu emsâlden olmakla mutasarrıf değildir. Ve أَنٌّ [enn] Kezâlik masdardır, dökmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَنَّ الْمَاءَ أَنًّا إِذَا صَبَّهُ
اَلتَّأْنَانُ [et-te΄nân] (tâ’nın fethi ve hemzenin sükûnuyla) Bi-maʹnâhu eyzan.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı