اَلْخَوْتُ [el-ḣavt] (فَوْتٌ [fevt] vezninde) ve
اَلْخَوَتَانُ [el-ḣavetân] (دَوَرَانٌ [deverân] vezninde) Şikârî kuş havâdan şikâr üzere süzülüp inmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَاتَ الْبَازِي يَخُوتُ خَوْتًا وَخَوَتَانًا إِذَا انْقَضَّ عَلَى الصَّيْدِ Ve bir şey΄e noksân eriştirmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَاتَ الرَّجُلُ مَالَهُ إِذَا تَنَقَّصَهُ Ve ʹahd ve peymânı bozmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَاتَ الرَّجُلُ الرَّجُلَ إِذَا نَقَضَ عَهْدَهُ Ve half-i vaʹd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَاتَ الرَّجُلُ إِذَا أَخْلَفَ وَعْدَهُ Ve zahîreyi noksân tutmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَاتَ فُلاَنٌ إِذَا نَقَصَ مِيرَتَهُ Ve kocayıp pîr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَاتَ الرَّجُلُ إِذَا أَسَنَّ Ve tard eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَاتَهُ إِذَا طَرَدَهُ Ve kapmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَاتَتْهُ الْعُقَابُ إِذَا اخْتَطَفَتْهُ
اَلْخَوْتُ [el-ḣavt] ve
اَلْخَوَتَانُ [el-ḣavetân] Doğan sayd üzerine düşmek saydı tutmak için. Ve vaʹdeye muhâlefet etmeğe dahi derler; yukâlu: خَاتَ الرَّجُلُ إِذَا أَخْلَفَ وَعْدَهُ Ve yaşlı olmağa dahi derler; yukâlu: خَاتَ الرَّجُلُ إِذَا أَسَنَّ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı