er-ress ~ اَلرَّسُّ

Kamus-ı Muhit - الرس maddesi

اَلرَّسُّ [er-ress] (râ’nın fethi ve sîn’in şeddesiyle) ve

اَلرَّسِيسُ [er-resîs] (رَزِيزٌ [rezîz] vezninde) Mutlakan bir nesnenin evvel ve ibtidâsına denir; ve minhu رَسُّ الْحُمَّى وَرَسِيسُهَا أَيِ ابْتِدَاؤُهَا قَبْلَ أَنْ يَشْتَدَّ Yaʹnî sıtmanın ibtidâ gerinip ve tüyleri kabarmak hâleti olacaktır. Ve

رَسٌّ [ress] İçerisi taşla örülmüş kuyuya denir; yukâlu: وَقَعَ فِي الرَّسِّ أَيْ فِي الْبِئْرِ الَّتِي طُوِيَتْ بِالْحِجَارَةِ Ve

رَسٌّ [Ress] Mahsûs bir kuyu ismidir ki Šemûd kavminin bakiyyeleri onu istiʹmâl ederler idi; kendilere mebʹûs olan peygamberi onun içine ilkâ ve ağzını taşla ördüler. Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَأَصْحَابَ الرَّسِّ﴾ الآية Ve

رَسٌّ [ress] Masdar olur, miyâne-i nâsı refʹ-i nizâʹla ıslâh eylemek maʹnâsına; yukâlu: رَسَّ بَيْنَ الْقَوْمِ رَسًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا أَصْلَحَ Ve miyâne-i nâsa fitne ilkâsıyla ifsâd eylemek maʹnâsına olmakla azdâddan olur; yukâlu: رَسَّ بَيْنَهُمْ إِذَا أَفْسَدَ Ve

رَسٌّ [Ress] žerbaycân ülkesinde bir vâdî adıdır ki üzerinde bin kadar şehr vardır. Ve

رَسٌّ [ress] Kuyu kazmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَسَّ الْبِئْرَ إِذَا حَفَرَهَا Ve toprak altında bir nesneyi pinhân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَسَّ الشَّيْءَ إِذَا دَسَّهُ Ve meyyiti defn eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَسَّ الْمَيِّتَ إِذَا دَفَنَهُ Ve

رَسٌّ [ress] ʹArûziyyûn ıstılâhında elif-i te΄sîsten sonra vâkiʹ olan harfin harekesine, ʹalâ-kavlin elif-i te΄sîsten mukaddem olan harfin harekesine yâhûd elif-i te΄sîsten mukaddem olan fethaya denir. Ve

رَسٌّ [ress] Bir kavmin umûr ve ahbârına gereği gibi taleb ve su΄âl ve fikr ve endîşe iʹmâl ederek muttaliʹ olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَسَّ فُلاَنٌ أُمُورَ الْقَوْمِ وَخَبَرَهُمْ إِذَا تَعَرَّفَ Ve

رَسٌّ [ress] رَزٌّ [rezz] maʹnâsınadır ki zâ-yı muʹcemede beyân olundu.

Vankulu Lugatı - الرس maddesi

اَلرَّسُّ [er-ress] (râ’nın fethi ve sîn’in teşdîdiyle) Isıtmanın ibtidâ etmesi. Ve haberin baʹzına dahi derler; ve minhu kavluhum: بَلَغَنِي رَسٌّ مِنْ خَبَرٍ أَيْ شَيْءٌ مِنْهُ Ve

رَسٌّ [ress] Taşla örülen kuyuya dahi derler. Ve

رَسٌّ [Ress] Bir kuyunun adıdır ki Šemûd tâ΄ifesinin bakiyyesi onu istiʹmâl ederlerdi. Ve

رَسٌّ [Ress] Bir derenin dahi ismidir. Ve

رَسٌّ [ress] Kuyu kazmağa dahi derler; yukâlu: رَسَسْتُ رَسًّا أَيْ حَفَرْتُ بِئْرًا ve

رَسٌّ [ress] Meyyiti defn etmeğe dahi derler; yukâlu: رُسَّ الْمَيِّتُ إِذَا قُبِرَ Ve

رَسٌّ [ress] Bir cemâʹatin beynin ıslâh etmeğe ve ifsâd etmeğe dahi derler, pes azdâddan olur. Ve

رَسٌّ [ress] Kendi nefsine haber verip kendi nefsiyle söyleşmeğe dahi derler; yukâlu: فُلَانٌ يَرُسُّ الْحَدِيثَ فِي نَفْسِهِ أَيْ يُحَدِّثُ بِهِ نَفْسَهُ Ve

رَسٌّ [ress] Bir kavmin haberin alıp ahvâlin bilmeğe dahi derler; yukâlu: رَسٌّ فُلَانٌ خَبَرَ الْقَوْمِ إِذَا لَقِيَهُمْ وَتَعَرَّفَ أُمُورَهُمْ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı