er-redʹ ~ اَلرَّدْعُ

Kamus-ı Muhit - الردع maddesi

اَلرَّدْعُ [er-redʹ] (râ’nın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Bir kimseyi bir nesneden menʹ edip geri durdurmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَعَهُ عَنْهُ رَدْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا كَفَّهُ وَرَدَّهُ Ve رَدْعُ الْجَيْبِ [redʹu’l-ceyb] kalbi gam ve kederden küşâde eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; جَيْبٌ [ceyb] burada sadr ve kalbde müstaʹmeldir; yukâlu: رَدَعَ الْجَيْبَ عَنْهُ إِذَا فَرَجَهُ Ve bir şey΄e bir nesneyi bulaştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَعَهُ بِالشَّيْءِ إِذَا لَطَخَهُ بِهِ Ve okun temreni gevşemekle yerleşip pekişmek için dibini yere vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَعَ السَّهْمَ إِذَا ضَرَبَ بِنَصْلِهِ الْأَرْضَ لِيَثْبُتَ فِي الرُّعْظِ Ve cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَعَ الْمَرْأَةَ إِذَا وَطِئَهَا Ve

رَدْعٌ [redʹ] Boyuna denir; yukâlu: ضَرَبَ رَدْعَهُ أَيْ عُنُقَهُ Ve zaʹferâna, ʹalâ-kavlin zaʹferân bulaşığına yâhûd kan bulaşığına denir; ve minhu yukâlu: رَكِبَ رَدْعَهُ أَيْ خَرَّ لِوَجْهِهِ عَلَى دَمِهِ Şârih der ki mü΄ellif işbu hadîse telmîh eylemiştir. Kâle fi’n-Nihâye: وَفِي حَدِيثِ عُمَرَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أَنَّ رَجُلاً قَالَ لَهُ رَمَيْتُ ظَبْيًا فَأَصَابَ خُشَشَاهُ فَرَكِبَ رَدْعَهُ فَمَاتَḢ الرَّدْعُ الْعُنُقِ أَيْ سَقَطَ عَلَى رَأْسِهِ فَانْدَقَّتْ عُنُقُهُ وَقِيلَ مَعْنَاهُ خَرَّ صَرِيعًا لِوَجْهِهِ فَكُلَّمَا هَمَّ بِالنُّهُوضِ رَكِبَ مَقَادِيمَهُ وَقِيلَ الرَّدْعُ هَهُنَا اِسْمٌ لِلدَّمِ عَلَى سَبِيلِ التَّشْبِيهِ بِالزَّعْفَرَانِ وَمَعْنَى رُكُوبِهِ دَمَهُ أَنَّهَ جُرِحَ فَسَالَ دَمُهُ فَسَقَطَ فَوْقَهُ مُتَشَحِّطًا فِيهِ Pes evvele göre tepesi üzere yıkılıp boynu kırıldı. Ve sânîye göre akan kanına yüzü üzere düştü demek olur. Ve

رَدْعٌ [redʹ] Bedene sürülmüş tîb eserine denir; yukâlu: جَاءَ وَعَلَيْهِ رَدْعُ الطِّيبِ أَيْ أَثَرُهُ Ve

رَدْعٌ [redʹ] Levn mütegayyir olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رُدِعَ الرَّجُلُ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا تَغَيَّرَ لَوْنُهُ

Vankulu Lugatı - الردع maddesi

اَلرَّدْعُ [er-redʹ] (râ’nın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Menʹ etmek; yukâlu: رَدَعْتُهُ عَنِ الشَّيْءِ أَرْدَعُهُ رَدْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve

رَدْعٌ [redʹ] Bir nesnenin eserine dahi derler gerek zaʹferân eseri gerek kan eseri olsun. Ve

رَدْعٌ [redʹ] Buluşturmağa dahi derler; yukâlu: رَدَعْتُهُ بِالشَّيْءِ ارْتَدَعَ أَيْ لَطَخْتُهُ بِهِ فَتَلَطَّخَ وَيُقَالُ لِلْقَتِيلِ رَكِبَ رَدْعَهُ إِذَا خَرَّ لِوَجْهِهِ عَلَى دَمِهِ Yaʹnî kanı üzerine yüzü üzere düşse.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı